Okumaktan acayip keyif aldığım bir konunun farklı bir versiyonuyla karşılaşmak inanılmaz mutlu etti beni. Dünyanın neresinde olursan ol kadın olmanın, anne olmanın, eş olmanın sırtımıza yükledikleri üzerine kurulu kitabımız. Kitap üzerine konuşmaya başlamadan önce bana “Geber Aşkım” (ki bence benim bu konu üzerine okuduğum en sert , en gerçekçi şey olabilir.) ve yakın zamanda okuduğum “Dün Bahardı” yı anımsattı. Leda orta yaşlarında, akademisyen, yıllar önce boşanmış bir annedir. Arka arkaya iki kız çocuğu dünyaya getirmiş, eşi tarafından desteklenmemiş, yalnız bırakılmış , zorluklarla baş edememiş, bazen kendini bazen kariyerini feda etmek zorunda kalmış bir annedir. Kızlar belli bir yaşa geldikten sonra babalarıyla yaşamaya karar verir ve Leda üstünden yük kalkmış,hafiflemiş hisseder. Mini bir tatile çıkıp özgür hayatının tadını çıkarmak ister. Gittiği tatilde Napoli’li geniş bir aileyi bir film izler bir kitap okur gibi gözlemler. Bazen empati kurar, bazen öfkelenir. Ve sonra farkına varır ki kendi çocukluğu ve anneliğiyle yüzleşir bu aile sayesinde. Anneliğin bir peri masalı, kusursuz bir piyes olarak anlatılmadığı kitapları gördükçe çok mutlu oluyorum. Benim için çok keyifli bir okuma oldu. @erenyucesancendey çevirisi yine yanıltmadı, çok tatmin etti. Kitaba Puanım: 8/10
@everestyayinlari @erenyucesancendey #elenaferrante #karanlıkkız #italyanedebiyatı #neokudum #anneolmak #kadınolmak