beyza canseven

... kum ayaklarımın altında serin ve sıktı, sonra çakıl taşlarının üzerindeydim ki taşlar hiçbir zaman canımı acıtmazdı
Reklam
"Güzeldim güzel olmasına ama mutluluğu, kaçışı elinden alınmış bir güzellik neye yarar?"
Hem tatlı hem ekşi kokuyordu oda, sanki acılar içindeki binlerce insan ter döke döke yatmış, ki muhtemelen yatmıştı, sonra da pis ayaklarıyla yerde gül ezmiş gibi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Artık yüzün kızarmıyor," dedi, "sıkıntı bu. Özürler dileyip duruyorsun ama kızarmıyorsun. Utanmaz mı oldun başıma?"
"Beni hiç özlemiyor musun? Azıcık bile mi?" "Özlüyorsam da bu senin suçun."
Reklam
İnsanın canı neresinden acırsa, kalbi orada atardı...
Daha kaç erkek tanımalıydı ki, erkekleri yeterince tanımış olmak için? Kaç kitap okuyunca âlim, kaç diyar görünce gezgin, kaç tekrarla yıpranınca müzmin olurdu insan?
Ne mutlu cehaletin koruyucu rahmi içinde bir cenin gibi büzülüp yatanlara
Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi daha hızlı akıyor, ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum. Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış.
Reklam
İnsanlar niye, adına aşk dedikleri bilmeceyi çözemiyorlardı. Bunca acıya, bunca cinayete, bunca intihara değer miydi bu ruh hali?Çünkü aşk fizikseldi, kimyasal değil...
Duyguları öğrensem bile dozunu ayarlamayı bilmiyordum henüz.Yani beynim biliyordu ama kalbim bilmiyordu.Zaten o zavallı, yorgun pompa ne bilebilir ki?
Can denilen şey, çekilen bir deniz gibi uzaklaşıp gidiyordu yüzünden
Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar, bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar, üçüncüyü buzdan heykele çevirir, dördüncü atar alevlerin içine.Birini yaralar, öldürür ötekini. Aynı anda çakıp sönen bir şimşeğe benzer. Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek olan kaleyi. Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında.
CervantesKitabı okudu
Birine aşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin.
Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Reklam
Hayat, okullarda öğrenilmiyor. Hayatı bize, raflarda dizi dizi duran kitaplar ama daha çok da hayatın kendisi öğretiyor.
...kötüysen, kötülük yapmak kolaydır. Ama biri sana iyi derse, işin zorlaşır.
Bazı şeyler öyle içimize işler ki, yıllar geçer ama onların bizde bıraktığı izler geçmez
Sayfa 107Kitabı okudu
Geçmişi düşünmek, düşündüğünüz şey çok eğlenceli bile olsa, insanda bazen buruk bir hüzün yaratıyor, çünkü onlar geçmiş,bitmiş. Size ait olsa da artık ulaşamayacağınız bir parçanız olmuş. Belki de bu yüzden bizler için daha değerli ...
Bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki
Ne olmuştu da "Seninle dünyanın her yerine gelirim" diyen Müzeyyen, durduğu yerden çekip gitmelere başlamıştı
Reklam
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı...