Sinan Canan hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Sinan Canan’ın onlarca videosunu izlemişimdir, izlemeye de devam ediyorum. Yıllardır uğraştığı bir şey var. Bu uğraşının adı da onun tabiriyle bilimi “halk dilinde” anlatmak. Bunu başarıyor mu? Bence başarıyor. Uzmanlık
~~~Bütün babalardan geriye boşluk kalıyormuş. İyi ya da kötü, her seferinde hep aynı boşluk gelip gözlerimize yerleşiyormuş. 1an, hesabımı kitabımı geride bırakıp keşke onunla daha fazla konuşabilseydim, cevapların peşine düşmek yerine onun anlattıklarını dinleyebilseydim, suskunlukla geçen o anlar daha dişe dokunur sözlerle doldursaydım diye
"İyi, kötü, doğru, yanlış ... Birçok kelime biliyorum. Ama bunların içinde mukaddes olan bir tane var, o da BEN."
Egonuz şiştikçe, Amerika'yı ben keşfettim de diyebilirsiniz, Zeus'u ben yarattım da. Hatta emri ben verdim de. Öyleyse yalan olmasın da "egomuzu şişirmeyelim", değil mi! Hayır efendim! Ego, bu değildir. Tüm bu
Darcy Coates / Ashburn Köşkü’nün Laneti
Sırları, gizemleri ve gerilimi ile sürükleyici bir kitap. Bilinmeyene karşı duyulan merak duygusu akıcılığı sağlarken, mekanların ustaca tasvirleriyle kurguya dahil olmanız oldukça kolay oluyor. Karakterlerin yaşadıkları hisler maalesef bana geçmedi. Konusu ve akıcılığı ile soluksuz okutsa da hep bir eksiklik hissi verdi. Bu kitabın filmi olsaydı, efektler ve atmosfer ile daha iyi hissedilecek ve o zaman korku kategorisine rahatlıkla dahil edebilecektim.
Küçük bir taşra kasabasının dışında yer alan Ashburn Köşkü yeni sahibini bekliyordu. Enteresan ve korku içeren hikayeler tüm kasabayı sarmış, bilinmezlik hepsini farklı şekilde etkilemişti. Ashburn’un geçmişi karanlıktı ve gerçekler anlatılıp yayılamayacak kadar korkunçtu.
Annesini kaybeden ve zar zor geçinen Adrienne hiç tanımadığı bir akrabasından bir mülk miras kaldığını öğrenince orada yaşamaktan başka çaresi olmadığını anladı. Bir valize sığan tüm eşyası ve ona yarenlik eden kedisi Wolfgand ile başlayacağı yeni hayatında onu bekleyen kötülükten haberi yoktu.
Kendisinin algılayamadığı ama kedisi ve dışardaki hayvanları endişelendiren bir şeyler oluyor, havanın ani değişikliklerine anlam veremiyordu. Bu da onu araştırmaya ve duydukları karşısında geçmişin peşine düşmeye itti.
Okurken sahneler gözünüzde o kadar gerçekçi canlanıyor ki sanki sizde orada onların yanında gibi hissediyorsunuz.
Keyifli okumalar…
Burası Radyo Şarampol " kitabı üzerine yapacağımız çevrim içi söyleşiyle bizlerle olacak!
“Geçmişin çocukluk, geleceğin ise sadece bir bilinmezlik olduğu o boşlukta, ne çocuk ne de yetişkin olunan o on dört yaşın başıboşluğunda tek başıma ve her defasında daha büyük daireler çizerek evden okula, okuldan eve
*
Hiçbir şeye dayanmadığı için, bir gerekçenin gölgesi bile bulunmadığı için, hayatta sebat ederiz. Ölüm fazla kesindir…
Çürümenin Kitabı/ Emil Michel Cioran
*
Yabancı'daki Mersault, Mutlu Ölüm'de de başrolde lakin birebir kitap içeriğinden yola çıkarak bir yazı kaleme almayacağım. Buna karşın kitabın üzerine kurulu olduğu ölüm olgusu üzerine
Sigaraya başladım, sonra nargileye, az ama ikisi de. Duman özlemi var bende, siz bilmezsiniz. Duman dinliyorum bu ara yine, tatlı tatlı söylüyor, “Sor bana pişman mıyım?” değilim.
Yürümeye başladım, spor sayılabilecek hareketlere de üstelik. Yeşil alanlarda zaman geçiriyorum, turistler gibi ağzı açık garip bir gülümsemeyle bakıyorum çimenlere,