Uzaktan uzağa aşkı duyumsuyorum
Aşkı, sonsuzca yitmiş olan
Şimdi bir yaz günü kadar uzak
Ve beynimi oyup duran
Şu gürültü gibi tedirgin edici
Kendimi bir şarkı söylerken yakalıyorum
Düşüncede söylenen şarkı
Gerçeğine ne kadar uygundur
(...)
Kendimi bomboş hissediyorum
Boş, bomboş kimi zaman
Bir kır çiçeğinden daha yalnızım
Bir kır çiçeği olmak isterdim
Issız bir dağ yamacında
Bir kır çiçeği için
Yalnızlık ürkütücü değildir
Bu dünyadaki her şey geçici:
Hayat değişir, insanlar gelip geçer ve mevsimler asla kalmazlar. Asla unutmamalısınız ki şu anki hâliniz vardığınız son yer değil.
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor.
Birinci yaşanmış hikâye
Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
Cesaretim yok aslında.
Uçurum kenarı bir sevdanın kıyılarından geçiyor yolum. Yürümekten korkmuyorum da, yol beni O'na götürecek mi, işte onu bilmiyorum.
Varmak mıydı amacım, yoksa yol mu güzeldi de bu kadar vazgeçilmez oldu, onu da anlamıyorum. Tek bildiğim, ben o uçurum kenarında ki yolun sebebini çok seviyorum.
Cesaretim yok aslında. Gidemiyorum, gel de diyemiyorum.
Oysa gelse, kaç mevsim geçtiyse yokluğunda, kaç yağmur yağdıysa toprağıma anlatsam. Unuttursa bana onsuzken solan baharları, yaz günü çiğ düşmüş yapraklarıma doğup, yeşile çalan bir güneş misali, dallarımda çiçekler açtırsa.
Cesaretim yok aslında. Gel diyemiyorum, gidemiyorum da.
Ama ne yaparsın işte, Öyle bir sevda ki başa gelen, gözüm hep onda. Gözüm, bir gün gelir umuduyla hep yolunda.
Cesaretim yok aslında. Gel diyemiyorum, gidemiyorum da...
HIDIRELLEZ NEDİR?
Hıdrellez, bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlarımızdan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hıdrellez günü,
-A, siz hiç ağlamaz mısınız?
-Hayır, asla alışık değilim.
-O halde bilseniz hayatta ne büyük bir zevkten mahrumsunuz!
Bu, yağmurun bir yaz günü kuru ve kızgın toprak üzerine yağışı gibi bir şey...
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna\'dan kaafilelerle...
Kitap şöyle bir paragrafla başlıyor: “Ayemenem’de mayıs, sıcak ve bungun geçer. Gündüzler uzun ve nemlidir. Irmak ufalır, kara kargalar sessiz, toz yeşili ağaçlarda, parlak mangolardan karınlarını doyurur.” Bunu yazmadan, yazarın dilini nasıl ifade edebilirdim bilmiyordum. Dili bu kadar lirik, bu kadar şiirsel ve güzel çok az yazarla
"En çok yaz çocuklarını merak ediyorum. Epey eğleniyorlardır. Ben üşüyorum genelde ve midemdeki ölü kelebeklerin tadı midemi bulandırıyor. Soğukta uçmazlarmış, özür dilerim. "Kelebeklerin mezarlığı" almak istediğim bir unvan ya da olmak istediğim bir kişi değildi. Ben de elbette içimde sonsuz bir yaz bulmak isterdim.
Huzursuzluğum giderek artıyor ve yalnız kalma arzum.
Belki bir yaz çocuğuyla arkadaş olabilirim ve yeni kelebekler gelir. Toplu mezarlık olsa da içim, birkaç kişi kaybolmuş olsa dahi orda bir yerde, hayat biraz daha cezbedici olur.
Belki bir gün değişir.
Ama yine de hissediyorum bir salı günü öleceğim."
Ve ne kadar da güzeldir
Ümitli insanların arasında gülümsemek
Üstelik bir yaz günü denizin kenarında
Dünyayı değiştirecek bir çocuk gibi hissetmek
Belki de diyorum kendi kendime
Bugün yapılacak en güzel şeydir
Gücümün yettiği kadar koşabilmek
Düşün ki bu günler bir daha gelmeyecek
Yaşamak gerek
Yaşamak gerek.
Murat Ali Ersan
Bir dünya daha ne kadar kötü, acımasız ve korkak olabilir dediğim… Küçücük çocuğun yüzünde bir tebessüm kırıntısı aradığım… Göğsümün yaz günü 40 derecelik ateşle titrediğini hissettiğim, bir rüzgar esintisine kendimi kaptırıp okuduklarımı unutmak istemem adil mi acaba? Tek anlamıyla mükemmel️