Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ays

"Tanrım, çok tatlı görünüyordu. Kendinden emin görünüyordu. Milyonlarca, milyarlarca yıl geçse de hiç şansım olmayacak biri gibi görünüyordu."
Reklam
"Beni kucakladı. Ona sımsıkı sarılıp asla bırakmamayı istedim. Ama bırakmak zorunda kalacaktım. Ve bu canımı yakıyordu. Birilerini sevince neden canı yanıyordu insanın? İnsan yüreğinin derdi neydi? Benim yüreğimin derdi neydi?"
Sayfa 103Kitabı okudu
"İnsanoğlu geçmiş günahların acısını masumlardan çıkarmayı ve bize karşı suç işlemiş olanların suçlarını tekrarlamayı adet haline getirmiştir. Bu duygulardan yola çıkarak, intikam hissiyle dolup taşan insanların eline düşen masumlar da sonsuza dek acı çekmeye mahkumdur."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Sorun buydu. İnsanların bir şeyler söylemelerine izin veriyorduk ve sonra da o kadar sık söylüyorlardular ki bunları söylemek onlar için sıkıntı yaratmıyor ve bizim için de normal hale geliyordu. Sessiz kalmaman gereken durumlarda sesini çıkarmayacaksan sesinin olmasının faydası ne?"
Sayfa 223Kitabı okudu
"Yüreğinin derinliklerinde bu sis duvarını parçalamak, bir yerlerde uyanışın, aydınlanışın mesajını, yaşamın gerçekliğini, güvenliğini, kesinliğini hissetmek istiyordu."
Reklam
"Hayal ettiğin bir şeyi özlemek zordur. Ama tanıdığın ve bildiğin bir şeyi özlemek çok daha zordur."
Sayfa 146Kitabı okudu
"Ölmeden önce söylenen son sözlere gösterilen bu ilgiyi de anlamıyorum zaten. Çevremiz yaşayan ölüler ile dolu, paketlenmiş, etiketlenmiş, bir kenara atılıp unutulmuş, hatırladığı zaman da lanetle hatırlanmaya mahkum edilmiş insanlar. Onların sosyal ölülere dönüşmeden evvel sarf ettikleri son sözlere ilgi gösterilse, o zaman anlamı olurdu belki bu merakın."
Sayfa 219Kitabı okudu
"Karşı kaldırıma geçtim sonra, yanmayan sokak lambasına sırtımı yaslayıp ellerimi cebime soktum, üçüncü kattaki eski evimizin pencerelerine baktım. Salonun ışığı yanıyordu, arka oda karanlıktı. 'Bizim bu eski evde şimdi kim yaşıyor acaba?' diye merak etmemiştim hiç, bu kadarı da fazlaydı, ne önemi vardı ki, neyi değiştirdi ki? Bekledim orada, neyi beklediğimi bilmeden. Biriyle buluşacakmışım gibi bekledim. Biz bir aile değildik, birbirine acı acı çektirmek için bir araya gelmiş bir insan topluluğuyduk. Yoktu çaresi, çaresi yoktu dostum."
Sayfa 217Kitabı okudu
"Annem banyonun kapısında duruyordu, " İçki mi içtin?" diye sordu. "Evet." "Neden?" "Doğal nedenlerle. Ben içki içerim sen de antidepresan. Hepimiz bir şekilde uyuşturmaya çalışıyoruz kendimizi bu dünyada. Yargılamayalım. Lütfen yargılamayalım."
Sayfa 183Kitabı okudu
"Gerçekten bazen aklım almıyor. Ölmenin bu kadar kolay olmasını aklım almıyor. İnsan ölmek istedi mi hemen ölebilir. Pencereyi açıp atlayabilirsin. Tavandaki çengele bir ip bağlayabilirsin. Mutfağa gidip doğalgazı açmak yeter. Şuradan bir adım atsak yeter."
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
"Diyeceksiniz ki niçin! Ne bileyim niçin! 'Önce bir özgür olalım da, ondan sonra o özgürlükle ne yapacağımızı düşünürüz' demiştik. Belki de hiçbir şey yapmazdık. O hissin kendisi yeterdi bize. Özgürlüğü hep insanın canının istediğini yapması zannediyoruz, oysa özgürlük her şeyden evvel bir histir. Eylemden önce o his gelir. İnsana bir şey yaptıran yahut yaptırmayan o histir."
Sayfa 117Kitabı okudu
"Aile kurumuna karşıyım çünkü sonunda hep mutsuzluk var. Mutsuzluğa da karşıyım çünkü sonunda bir boka yaramıyor."
Sayfa 113Kitabı okudu
"Keşke belirsiz bir zaman diliminde geçen sikindirik bir masalda olsaydık da o zaman, bundan da elbet alınması gereken bir ders vardır deyip kapatabilseydik konuyu."
Sayfa 103Kitabı okudu
"Bizimkilerin keyfine diyecek yoktu. Birini ezme fırsatı bulduklarında nasıl da parlıyordu gözleri. Üstelik ellerine geçecek hiçbir şey yokken. Sırf birini aşağılamak için yapıyorlardı bunu. Zevkine. Çocuklara bakıp da saflık, masumiyet ve güzellik edebiyatı yapanların aklına şaşarım. Ben bizimkilere bakınca, insanoğlunun en alçakça eğilimlerinin en çıplak halinden başka bir şey görmüyorum. Kendimi onlardan çok farklı bir yere yerleştiriyor değilim. Sadece ben, hasbelkader, içimdeki çirkinliği dışavurmanın daha rafine yöntemlerini geliştirmiş bulunuyorum."
"Biraz hayat deneyimi onu daha da olgunlaştırabilirdi. Kirletebilirdi de tabii. Aslında bu olasılık akla daha yakın geliyordu."
"Üzerimde manevi baskı kuracaktı aklınca. Her tarafı baskı olsa kaç yazardı ki? Beni yıpratan kendi iç hesaplaşmamdı."
Reklam
“Arkadaşına, ben onun çobanı mıyım dediği zamanki tafrasından eder kalmamıştı. Dokunsan ağlayacak gibiydi. Biz orada olmasak eminim ayaklarına bile kapanırdı komiserinin. İnsan bu hallere düştükten sonra nasıl aynaya bakardı ki? Yüz milyonlarca insan nasıl bakıyorsa öyle herhalde."
"Bu Erkan ile Koray'ı çok gözlemlemiştim, sokakta yürürken, bakkalda kola içerken falan. Sürekli bir şeyler konuşur ve neredeyse her sözcüğün ardından bir kahkaha patlatırlardı; çoğunlukla da kendi ağızlarından çıkanların. Birbirlerini ya da herhangi bir başka şeyi gerçekten anlamaya çalıştıklarını zannetmiyorum. Sadece salak salak gülüyorlardı. Kendilerini hep dışarıda bıraktıklarıyla tanımayanlar böyledir. Bir tür uyuşturucu, alttan alta hep var olan sessizliği işitmelerini önleyen bir tür gürültüdür kahkaha onlar için. Gülmek, hayatla yüzleşmekten korur onları."
"Kötü fikirler tıpkı kötü alışkanlıklar gibidir. İnsan bir kez o fikre kapılmaya görsün ondan kurtulamaz."
Sayfa 396Kitabı okudu
"Corso nihilist bir düşünceyle daima işini iyi yapmıştı: Suçluları yakalıyor, azami kanıtı yargıca teslim ediyordu, ama sonra... Suçlunun iyi bir avukatı tutacak parası olmasına ya da olmamasına göre yargı kararı bütünüyle değişiyordu. Corso, adaletin bir adamın becerisine, birinin kızgınlığına ya da sadece, o gün havanın yağmurlu olmasına bağlı olmasını kabullenemiyordu."
Sayfa 305Kitabı okudu
"... Bir fırtınada iki tekneyi birbirine bağlayamazsın. Yoksa birbirlerini dibe çekerler. "
Sayfa 430Kitabı okudu
"Ölmene izin vermemiştim, biliyorsun," diye takıldı. "Zaten böyle bir şey deneseydin, Sevro ve Uluyanlar seni asla bağışlamazdı. Hiçbiri. Çok dostun var, Darrow. Senin için ateşin içinden geçecek çok kişi var." Çok kişi de o ateşte yanmıştı. Ürpererek derin bir nefes aldım ve suçluluk duygusuna yenik düşmemeye çalışarak gözlerimi kapadım. Yaşlar sessizce göz pınarlarımdan süzülüyordu. "Darrow. Ağlama," diye fısıldadı Kısrak, bana uzanarak. Yaklaşıp bana sarıldı. "Sorun yok. Hepsi geçti. Artık güvendeyiz." Ve o anda göğsümü sarsan hıçkırıklar koptu. Yanılıyordu. Hiçbir şey geçmemişti. Gözlerim kapalıyken gördüğüm tek şey bir savaş dünyasıydı. Benim için, bizim için başka bir gelecek yoktu. Kaç kez yeniden bir araya toplanmıştım? Bu dikişler daha ne kadar dayanacaktı? Sonunda benden geriye birkaç parça kalacak mıydı?
Sayfa 409Kitabı okudu
Reklam
"Cassius'tan nefret etmek istiyorum," dedim yavaşça. "Gerçekten. Onu düşündüğümde bile bir şeyleri kırıp dökmek istiyorum. Bir pencereyi kırmayı ya da tercihen o çirkin, kibirli yüzünü dağıtmayı." "Çirkin mi?" diye sordu şüpheci bir tavırla. "O kadar güzel ki, çirkin." Kısrak buna güldü. "Ama nefreti sürdürmek zor, değil mi?"
Sayfa 408Kitabı okudu
"Zaman insanın sadakatini kanıtlamaz." Lorn kaşlarını çatarak yara izlerine dokundu. "Yara izleri kanıtlar."
Sayfa 311Kitabı okudu