Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bünyamin Rıza GÜZELAYDIN

Bizim sevmediğimiz kimse yoktur. Belki gönlümüze biraz serin gelenler vardır.
Reklam
Doktor, bu ülkede ne çok nefret birikmiş, diye düşünüyordu, herkes birbirinden nefret ediyor, birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor. Eskiden Abdülhamid'e duyulan öfke herkesi birleştiriyormuş meğer. Kötüye gidişin tek sebebinin bu adam olduğunu düşünmek bir çeşit aldanma, bir çeşit rahatlamaymış. Ama gerçek bu değilmiş işte. Adam devrildikten sonra başını alıp giden sorunlar belki ortak bir nefret nesnesinde buluşmanın daha doğru bir denge sağladığını ortaya çıkarmıştı.
Sayfa 278Kitabı okudu
İngiliz'den ve fareden korkulur diye geçirdi içinden. Uykudayken burnunu, kulağını fare yemiş çok insan görmüştü. Fare, insanın ruhu bile duymadan yapardı bu işi. Yiyeceği organı üfleyerek uyuştururdu, bu yüzden kurbanın ruhu bile duymazdı bir tarafları kemirilirken. İngiliz de böyleydi işte, bir yeri almayı kafasına koyduysa şeytanın bile aklına gelmeyecek metotlarla çalışır, ne pahasına olursa olsun amacına ulaşırdı. Ve bu kurban hiçbir şey hissetmezdi. Ta ki iş işten geçene kadar.
Sayfa 185Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Avrupa'ya ayak bastıktan sonraki ilk izlenimini apaçık hatırlıyordu: "Kimse kimseye karışmıyor." Bu Osmanlı için hayal bile edilemeyecek bir durumdu.
Sayfa 155Kitabı okudu
Anadolu'da İslam'ın koruyucusu olarak sağlığına dua edilen halife, bir Avrupa kültürü hayranıydı. Alaturka müziğin ruha kasvet verdiğini, alafranga müziğin ise insanı neşelendirdiğini söylerdi. "Adı alaturka ama bu müzik Acem'den, Yunan'dan gelmiştir Türk'ün musikisi sadece davul zurnadır," derdi.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Bir toplum, savaş, hiperenflasyon, salgın hastalık ve benzeri ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunda intihar sayısında hafif bir artış görülse de, depresyon, paranoya, psikoz vakalarında belirgin bir düşüş kaydediliyordu. Söz konusu sorun çözümlendiğinde vakalar gene normal düzeye dönüyordu. Dr. İgor'a göre bu şu anlama geliyordu: insanlar ancak koşullar buna elverdiğinde delirme lüksüne sahiptiler.
Sosyal çevremizde ağırlığı olan hiçbir şeyin kalplerimize nokta kadar tesiri yok.
Sayfa 217Kitabı okudu
Eğer şikayet ve mağduriyetten vazgeçebilir, farklılıkları çözebilir ve ortak bir yaratıcı çaba içinde yeteneklerini, enerjilerini ve kaynaklarını bir araya getirebilirse, o zaman bir kez daha Ortadoğu'yu, Antikçağ ve Ortaçağ'da olduğu gibi büyük bir uygarlık merkezi haline getirebilirler. Şimdilik, seçim kendi ellerinde.
Sayfa 184Kitabı okudu
Eskiden beri Osmanlı Devleti'nde bir sıralama vardı: Müslümanlar ilk, sonrasında Rumlar, sonra Ermeniler ve sonra Yahudiler geliyordu; şimdi ise her biri aynı seviyede birleşmişti. Bazı Rum tebaa "devlet bizi Yahudilerle bir yaptı, biz İslam'ın üstünlüğünden memnunduk" diye buna karşı çıkmıştır.
Sayfa 110 - Islahat Fermanı'na tepkilerKitabı okudu
"Bizim en öncelikli görevimiz modern dünyayı yakalamaktır. Eğer halkımızın yarısını modernleştirirsek modern dünyayı yakalayamayız." 1920'lerde bu ifadeler çok şaşırtıcıydı ve üstelik beklenmedik bir kaynaktan, hem Osmanlı paşası ve generali hem de modern Türkiye'nin kurucusu bir kişiden geliyordu.
Sayfa 87 - Kadın hakları üzerineKitabı okudu
Reklam
Hukuki ve dini üstünlük ilkesinden üç sınıf insan yararlanamaz: Kâfirler, köleler ve kadınlar. Kadınlar belirgin biçimde bu üç sınıf içerisinde en kötü yerdedir. Köleler efendilerince azat edilebilir; kâfirler her zaman kendi iradeleriyle mümin olabilir. Sadece kadın sonsuza kadar neyse o olarak kalmaya mahkûm edilmiştir ya da en azından o zamanlar öyle düşünülmüştür.
On sekizinci yüzyıl sonlarında, bir Türk ya da Arap geleneksel zevki olan bir fincan şekerli kahveyi eline aldığında, kahve muhakkak Felemenk Cava'sı veya İspanyol Amerika'dan, şeker ise İngiliz veya Fransız Batı Hint Adaları'ndan geliyordu; sadece sıcak su yerliydi. On dokuzuncu yüzyıl ve yirminci yüzyılın başlarında, bu bile geçerliliğini kaybetti: İmtiyaz sahibi Avrupalı şirketler Ortadoğu şehirlerine su ve gaz tedarikini devraldı.
Bir kelimeyle: dinsizlik, Batı'nın yükselen sınıfları için ne kadar hayırlıysa, bizim için o kadar meşumdur; onlar için ilerleyiş; bizim için çözülüş ifade eder.
Sayfa 178Kitabı okudu
Toprak sarsılıyor!.. Hep birden esfel-i sâfiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız. İnsanlar sloganla güdülmez. Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol.
"Nerede bir delik, kaçak var ki gündelik hayatımızın neşesi, keyfi mütemadiyen eksiliyor"
421 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.