Küçüklüğünden beri biraz tuhaf olarak tanımlanan kahramanımız bir market calısanı. Sanki çalıştıgı market ile var olmuş, burada çalışan, buradan beslenen, buradan kazandıgı ile gecinen be kendini güvende hisseden bir kahraman Furukara. Dışarıda bir hayat var ancak onun bir parçası haline gelmek istemiyor, ondan uzak duruyor. Market onu eleştirmiyor, yargılamıyor, burayı bu nedenle evi gibi görüyor ve buradan kopamıyor. Öylesine baglı ki havanın sıcaklıgı bile hangi ürünün satısının yapılacagını düşündürüyor. Kitapta ‘normal olma’ ve biyolojik canlılık metaforları var. Evli olmak, çocuk sahibi olmak, iyi bir kazanca sahip olmak vs normalligi destekleyen tanımlamalar; oysa kahramanımız bunlara sahip degil ve zaten ‘tuhaf’ diye nitelendirilmeye alışkın. Ancak bir canlının var olmak biçimini degiştirmesi zordur kahramanımız da kitapta buna benzer bir seyi deneyimliyor ve sonuç… bir solukta okunabilen, yalın, bir tık rahatsız edici bir kitap, akıcı ve kolay anlaşılır, değişik bir okuma deneyimi için tavsiye edilebilir