Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

burcu

burcu
@burcuzeze
Gazeteci
Ankara Üniversitesi İLEF/ Ege Ünv. SBE
İzmir
96 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
hiç yaşamadan eski istanbul özlemek
“Sokaklarda, bahçelerde gerçek kuşlar ve çiçekler vardı o zamanlar. Bir de sıcacık dostluklarımız, Sümerbank basması büzgülü eteklerimiz, iki yanına körpe akasyalar dikilmiş sokağın orta yerinde oynadığımız dokuz taş, seksek, beş dönme on şapşap, yakartop oyunlarımız... Hangi evde kurabiye yapıldığını koklaya koklaya bulduğumuz; gül diplerine, ağaç kovuklarına, tahta çitlerin köşelerine sinmiş küçük sırlarımızı başkalarına aktardıkları için arkadaşlarımızla tövbeli yeminli küsüp sonra barışmak için yedi sokağın yedi köpeğine ekmek dağıttığımız; çizgi filmlerdeki küçük sevimli yaratıklar gibi tek sıra olup çilek tarlalarının arasından Boğaz kıyılarına indiğimiz, Arnavutköy’de, Bebek’te denize daldığımız... Burası mıydı gerçekten?”
Reklam
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Her şeye iyi gelen Zaman sizi kanatır
Teslim etme
kış başlıyor sevgilim iyi bak kendine gözlerindeki usul şefkati teslim etme kimseye, hiçbir şeye

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Herhangi biri
sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun
asırların çelişkisi
Niçin o siz değilsiniz? Niçin o size benzemiyor?.. Onu daha çok sevmekle birlikte, siz daha iyisiniz.
Reklam
O Doğulu, sonlu bir öykünün kahramanı olmalıydı
Doğulu köle, saatlerce sürmüş gibi olan masalını bitirdikten sonra İoakim'e şunu sormuştu: Ne anladın bunlardan? Bu masal sana neyi düşündürmek ister? Sonra İoakim'in karşılığını beklemeden doğrulup yerinden kalkmıştı. Yürürken "Hayat" demişti, o kadar. Adamcağızı tayfalardan biri bıçaklamıştı birkaç gece sonra. Böyle olması gerekliydi sanki. O Doğulu, bitişli, sonlu bir öykünün kahramanı olmalıydı.
yükünü anlamak
o yaşta yükünü anlamaktan çok yadsımağa yatkındır insan
Sayfa 57
geçmişin netliği
Unutmuş değil; hatırlanacak bir şey yok, aklını kaplamış bir karanlıktan başka.
düşünceyi sayıklatmak...
Her sözün her yerde, her çağda, bir başka gerçekliği, bir başka geçerliği var. Oysa bir imgenin, bir resmin, yan yana gelen iki rengin, bir rengin çeşitli ayırtılarının üzerinde durmak, düşünceyi sayıklatıyor. Asıl bundan kaçınması gerekmiyor mu?
Reklam
yiğit olmak istemediğini kabul edebilmek
Sarayın öreninde barınmak yakışık almaz. Kendi gözünde küçültür Andronikos'u. Ama tuğlasını taşını kullanmak, küçültücü olmaz. Yiğit olmadığını, olmak istemediğini bir de içinden kabul edebilse, gönlü ile, duygulan ile..
kendimizi büyütme aldatmacalarımız
Andronikos, kendini büyütmek istediğini seziyor. İnsan yorulunca küçüklüğünü daha iyi, daha çok duyduğu için mi kendini büyütmeğe, büyüklük düşünceleriyle kendini bile aldatmağa kalkıyor?
Sayfa 33
Nefis
Akşam olmadan bir şey öğrenmiş bulunduğuna, bugününe yeni bir şey kattığına seviniyor. Bir şeye daha seviniyor. Bu sevincini küçüksemek, kötülemek zorunda kalmadığına, bu zorunluğu duymadığına...
insan nasıl olsa öleceğine göre, bir şeyler yapmak daha iyi olur. Ö
O halde, her gün yeniden bir şeyler yapabilmeli, her gün yeniden kurmalı, düzeltmeli dünyasını, her gün yeni bir şey katmalı ki yaşayışına, ölüm payı artacak yerde eksilir gibi olabilsin, dağılsın, parçalansın; yaşayışını kolaylaştıran kendi alışkılarının yanında kendi getirdiğin değişiklik de olsun, bu denge içinde, yaşadığını, sürüklenmediğini anla, anlayacak hale gel...
birtakım küçük alışkanlıklar kurmak
Bu adada yaşayabilmesi, bu adada düş içerisindeymiş gibi değil de, manastırda bunca yıldır yaşadığı gibi, bir gerçeklik havası içerisinde yaşayışını sürdürebilmesi için birtakım küçük alışkanlıklar kurması gerek.
177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.