Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

burcu

burcu
@burcuzeze
Gazeteci
Ankara Üniversitesi İLEF/ Ege Ünv. SBE
İzmir
96 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
100 syf.
·
Puan vermedi
Çarptı
Ayna Çarpması okuduğum en etkileyici öykü kitaplarından biri. Karakter devamlılığı olduğu için öyküler arasında bağlantı kurabiliyor, imgelere yatkınlık kazanıyor ve anlatıdaki şiirselliğe kendinizi daha rahat bırakabiliyorsunuz. Bu kitabı beş yıl sonra anımsasam dönüşler, annesinin eteğine desen olan bir çocuk, ayna, oda, kamburluk ve topallık gibi insan mükemmeliyetini sarsan "kusurlar", içeri- dışarı zıtlığı gibi başlıklar gelirdi herhalde aklıma. Kitabın bütünü fısıltıyla bağıran bir metin. Savrulup birikmekten ibaret bir yaşamda yalnızlığı da bir çocuk yalınlığıyla anlatmış. Ve tabii özenti slogan atmayan militan bir metin. Usul usul, bağırmadan, işaret parmağı göstermeden harcını acıyla karan öyküler. Çok beğendim. Çok alıntıladım. İkinci kez okunmalı.
Ayna Çarpması
Ayna ÇarpmasıMurat Özyaşar · Doğan Kitap Yayınları · 2017543 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Kardeşimin hediyesiydi. Uzun zamandır rafta bekledigine üzüldüm. Diğerleri'nin en göze çarpan özelliği leziz dili ve sonundaki kurgusal kapanışı. Metaforlar havada uçuşmuyor. Net ve yalın bir anlatımla klişeden klasik yaratılmış diyebilirim. Akıcılığı da önemli bir özelliği. Döneme damgasini vuran siyasi fraksiyona birazcık "torpil" yapılmış o da tatlı bir detay olarak karşımıza çıkıyor :))
Diğerleri
DiğerleriMahir Ünsal Eriş · Kara Karga Yayınları · 2020404 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
Evcil hayvanla yaşama üzerine bir kitap sanıp yanilabilirsiniz. Covid salgını esnasında, sayamadığımız bir idari izin gününde okununca ekstra böyle anlaşılsa da esas makaleyi 1977 yılında hayvanat bahçesi izlenimleriyle birleştirilmiş yarı kuramsal bir metin oluşturuyor. Kültürel antropoloji ye özel ilgi duyan bir okur olarak alt okumalara büyük katkı sağladı. Kitaptaki diğer yazılar da gayet keyifli. Sadece bazen konu bağlamından kopup yazarın sayıklamaları gibi görünebiliyor. Ancak Berger'e aşinaysanız birkaç sayfa sonra toparlayacagini bilerek okuyorsunuz. Sadece insan ve hayvan arasındaki denkleme değil insan ve doğa arasındaki denkleme de işaret ediyor. Bir yerinde antropolojinin doğadan kültüre geçiş sırasındaki olan biteni dert ettiginden dem vuruyor ki hakikaten devamı çok iyiydi. Sosyoloji, felsefe ve iletişim üzerine birazcık külliyat biriktirmiş okurlara çoğu konuda göz kırpan, kuram hatirlatan bir kitap. Vesselam Berger iyi ki var.
Hayvanlara Niçin Bakarız?
Hayvanlara Niçin Bakarız?John Berger · DeliDolu · 2017113 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
140 syf.
·
Puan vermedi
İki Çiçek Bir Ardıç Kuşu ile güzel bir açılış. Alain Delon ve Esat'ı ayrı sevdim. Yalın dille, nefes aldıran esprili ama üstten olmayan cümlelerle yazılmış, derdini insanın gözüne sokmayan ama okuduktan sonra üstüne bol bol düşündüren öyküler. Yazarın yakın zamanlarda doğmuş olması, her zaman avantaj olmuyor, gereksiz nostaljik detaylar boğabiliyor ama burada burada aynı çağda yaşamak sadece çok hoş bir aşinalık hissi bırakıyor. Bir Kış Gecesi Misafiri, yani kitaba adını veren öykü kadın cinayetlerinden hastalıklı homofobiye kadar pek çok konuya değiniyor ama öyküden koparan, kurgusal hissettiren detaylar oldu sanki. Saklambaç, anti karakter- kahraman konusunda şahane bir örnek bence. Duvara tosluyorsunuz ama aslında kendi kötülüğünüz duvar dediğiniz de. Bir de sanırım klavyedeki "l" sorunluymuş, birkaç yerde eksikliği vardı :)
Bir Kış Gecesi Misafiri
Bir Kış Gecesi MisafiriAyça Erkol · Alakarga Sanat Yayınları · 202029 okunma
292 syf.
9/10 puan verdi
Kitapla ilgili röportajda yazara, Türkiye'de edebiyatın politik olandan kaçınmaya başladığı minvalinde bir soru yöneltiliyor. İşte kitabın can damarını da adını koyduğumuz politik zemin üzerinde sözünü sakinmayan bir anlatı hali oluşturuyor. Gazeteciler bazı olayları sadece habere hapsedemez. Bu yüzden edebiyata sığınır. Mesela ölüm oruçlarında
Kiraz Ağacı
Kiraz AğacıGökçer Tahincioğlu · İletişim Yayınları · 2020181 okunma
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
Tarihi mizahla harmanlayan kitapları sevenler için güzel bir seçim. Kitabın bitiminde yazar söyleşisine katılma şansım da olduğu için güzel anekdotlar çıktı. Kapalıçarşı ana karakterin çarşının kendisi olduğu, buna kalabalık bir yan karakter grubunun eşlik ettiği polifonik bir eser. Dil zenginliği dikkat çekici. 1400'ler İstanbul'undaki meslekler, bunların teknik icra yöntemleri, kültürel yaşam, giyim, müzik gibi pek çok detaya hakimiyet hakikaten hayranlık yaratıyor. Öte yandan zamanı bükebilen yazarlar eğer bunu başarırsa çok keyifli bir metin ortaya çıkarıyor. Kapalıçarşı'da Sevimay da aynı şeyi bence başarmış. Hatta kitabın final bölümüne yaklaşmadan önce okur olarak kafanızda yeni bir kurgu yapıp, "Kitap buradan da başlayabiliyormuş" diyor, esasında siz de zamanı bükme eylemine etken olarak dahil olmuş oluyorsunuz. Akıcı, kısa sürede okunan ama bazı detaylarına tekrar dönüp okumak istediğiniz bir kitap. Mizahi öğeleri çok tatlı ama suya sabuna dokunan göndermelerini de aynı keyifle okuyorsunuz. İyilik kavramını herkesin kendi meşrebince kavradığını, insan var oldukça zaman ve mekan ne olursa olsun defolarla var olduğunu anlıyorsunuz kitapta.
Kapalıçarşı
KapalıçarşıFuat Sevimay · Hep Kitap · 2017396 okunma
370 syf.
·
Puan vermedi
Ortak bir okuma grubu için okudum. Edebi yönünden çok yakın tarih ve tartışma boyutuyla ilgilendikleri için seçilmiş sanırım. Menderes dönemini ve Cumhuriyet kadrolarının hesaplaşmalarını İzmir ve Ege'deki tütün, incir, üzüm işiyle uğraşan sermaye çevresi çerçevesinde anlatıyor. Bu baskı imla hatalarında dikkat dağıtıcı. Melodramatik öğeler ve gereksiz politik güzellemeler de biraz rahatsız edici. Söz vermeseydim sanırım yarım bırakır, kitap okuma süremi çağdaş öykülerden yana kullanırdım.
İzmir'in İçinde
İzmir'in İçindeSamim Kocagöz · Literatür · 200928 okunma
137 syf.
9/10 puan verdi
Kaleminin lezzeti kişilere göre değişmeyecek yazarlardandır Ferit Edgü. Yazma üzerine kitaplar bu durumda sır paylaşımı gibi algılansa da o düşünceden daha ilk sayfada kopuyor, çok yönlü bakabilme edimine yöneliyorsunuz. Bir olayı 101 farklı açıdan anlatan yazarın özellikle başlıkları çok yaratıcı. "Nesnel" başlıklı olanın içerisinin tam tersi olması gibi pek çok ironi var. Eylemcileri "anarşist" görenlerin daha fazla olması da ironik. Unutkan'ı şahsen yakın bulduğum için sevdim, Devrik'te bayık bir siirsellik beklerken Rumeli sivesine çark etmesine çok güldüm. Ressamca, resmen sanat özeti, güldürürken düşündürüyor :) Gazetecilerin, cin olmadan adam çarpan çaylak muhabirlerin okuması gereken bir kitap. Bundan sonra stajyerlerin başına bu kitapla bela olmayı düşünüyorum ;)
Yazmak Eylemi
Yazmak EylemiFerit Edgü · Alfa Yayınları · 2019967 okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
Bir defa Sait Faik okuyan bahar yaklaştıysa, şehir bunalttıysa onun hikayelerine koşar. Bu kitap, yazarın çok bilinmeyen, dergilerde, gazetelerde kalmış eserlerinin kronolojik olarak sunumu biçiminde. Yani gelişim çizgisini de eş zamanlı takip edebiliyorsunuz. Eleştirmenler, edebi polemikler ve sevenlerinin anlatımları da kitaba dahil edilmiş. 1930'lu yıllardan 50'lere kadar öykü ve fikir yazıları tek parti döneminde siyaset biçimlerinden kentleşme sancısına kadar pek çok konuda da bilgi veriyor. Orhan Veliye ilişkin anı aktarımları pek hoştu, bana Mahmut Şevket Esendal'ı merak ettirdi, Bedri Rahmi'nin yazarı anlattığı bölüm de çok tatlıydı. Karabaş'ın Hakkını Yediler, Şopar Hüseyin içinizi cız ettiren öykülerden, çocuklara o kadar saygı ve merhamet duyuyor ki, bu öyküleri okuyanlar çocuklara kötülük edemez diye düşünüyor ki yazar kendisi de benzer şeyleri şiir üzerine düşünüyor. Şiir okuyanın kötülük edemeyeceğine inanıyor. "Sait Faik sevilmez mi hey dost, deli misin sen?" minvalinde bir kapanış elbette zaruri ama ustalık eserlerine giden yolu aynalaştıran bu kitap muhakkak tavsiyedir.
Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
Balıkçının Ölümü / Yaşasın EdebiyatSait Faik Abasıyanık · Bilgi Yayınevi · 2001108 okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
Kısa, illustrasyonla zenginleşmiş bir kitap. Karanlık bir kitap. Yeraltı edebiyatını seven biri olarak bu kitabı nereye konumlandıracağımı bilemedim ama. Kitap bir rüyaya ya da ortak bilinç dışına atıf gibi. Çağrışımsal okumaya çok açık, belki bizim ilk okumada anlayamayacağı mız bilinç akışı da söz konusu. Otorite imgeleri, labirent, insan görünümlü hayvanlar, kurtarıcı estetik/ güzel karakterler, sorumluluk gibi pek çok uğrağı var ama hepsi nihayetinde uğrak. Bir yerde kalmama hali de diyebiliriz. Müslüm Gürses şarkıları gibi sonradan popüler olup entelektüel sakızı olmaya aday bir kitap gibi de geldi. Kitabın genel havası muğlaklıklarla dolu olunca inceleme de böyle oldu.
Tuhaf Kütüphane
Tuhaf KütüphaneHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20172,879 okunma
Reklam
108 syf.
·
Puan vermedi
Öykü kitabı bir çırpıda okunmaz durup sindirmek lazım, deseler de bu kitabı minik araları zor vererek bitirdim. Zorba Kitabevi'ndeki arkadaşların tavsiyesi ile okudum. İlk öykülerde yazar ve okur karşılıklı birbirinize ısınıyorsunuz, sonraki öyküler esas demi veriyor sanki. Ya da sıralama beni sonlarda daha fazla yakaladı. Aile mefhumu, çocukluk yaraları da var, sağlam ve net politik bir duruş da. Çocuk gözünden öyküler daima başımın tacı olduğu için en çok Oturan Mavi Bulut'un Eksik Listesi'ni beğendim. Tenes'in Baltası da çok hoştu. Ada ve Sait Faik çağrışımı şahsen bende etkili sanırım :) Eşik'te atmosfer kurma yeteneğine hayran kaldım, Talih Kuşu'nda da karakter çizimine. İlk öyküde ise diyalogların akıcılığı ile ilerliyoruz ki diyaloglar da metinlerin genelinde çok iyi. Bireyselden toplumsala, tikelden tümele bir izleği var sanki öykü sıralamasının. Anlatı biçimleri de tek değil, ilahi anlatımdan ben diline hatta mektup biçiminde sen diline kadar pek çok özne kullanılmış. Aile, aidiyet gibi sorgulanan kavramlar, politik vurgusu fazla öykülerde de arka planda ustaca iklim yaratmış. Önyargı kavramına da çok sık ziyaretler yaptım okurken, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığına mahcubiyetle insanlaştırıyor ve öyle yakınlaşıyoruz belki. Belki, sanki ;))
Maruzatım Var
Maruzatım VarNurhan Suerdem · İletişim Yayınları · 2019118 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
Geçmişe dair sözleri ortak olan insanların kalemi bir tür liman oluyor. Mahir Ünsal Eriş öyküleri de öyle benim için. Sanki Ankara Kurtuluş'ta kapı komşusuyuz da gülmekten çok düşündüğümüz ama yine de güldüğümüz bir dünyayı izliyoruz. Karakterleri de öyle sahi. Kaç kişinin kulağını çınlatır, "keşke bu kısmı şununla okusaydık, bunu da mutlaka filana anlatmam lazım" dersiniz. Eski fotoğrafını yolladığınız arkadaşınızın sevincini beklemeniz gibi. Sabırsızlıkla beklemeniz gibi. İkinci okuyuşum. Hissettirdiği yine benzer duygular oldu. Üstüne bir doz da Barış Bıçakçı Seyrek Yağmur alırsanız şu saçma hayatta sadece arkadaşlıklarla yaratılabilen bir dilin doğal anlatıcı ve anlayıcısı olmakla hafiften böbürlenebiliyorsunuz. Yalan yok. Ama hakkınız var mı, bence var :) *Pek kitap incelemesi gibi olmadı ama herkesin penceresi de kendine tabii ;)
Olduğu Kadar Güzeldik
Olduğu Kadar GüzeldikMahir Ünsal Eriş · İletişim Yayınevi · 20132,980 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
Apoletler, devletler, yoksulluk, umut, gurur, zaman, hastalıklar, ölüm ve zalim insanlar. Mektubun akıbeti sadece bir final; önemli olan umut etme ve bekleme halinde başa gelenler. Ki bekleyeni de paslı tenekeden kazıdığınız kahve gibi pişiren, gözünü açan bekleyiş halindeki gerçekler. Yaşlı bir albayı büyüten gerçekler. Nemli, yağmurlu, rüzgarlı, hamaklı ve sinekli bir evde sohbetlerine sızmış gibi hissediyorsunuz ve mahcup oluyorsunuz. O kadar gerçekçi ve hayranlık uyandıran bir dil. Ve 23.00'te sokağa çıkma yasağı borusu ile saatlerini ayarlayan o iki insanı uzun süre unutamayacak olmanın bilinci.
Albaya Kimseden Mektup Yok
Albaya Kimseden Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Cem Yayınevi · 19828,5bin okunma
300 syf.
·
Puan vermedi
Konusu itibariyle sürükleyici ve bir o kadar da ilginç bir kitaptı. Kahkahalar attığınız ilk kısımdan sonra olayları anlamaya çalışırken buluyorsunuz kendinizi ve "Ne ara bilim kurguya döndü kitap?" diye sormadan edemiyorsunuz. Zekice bir kurgu ama tamamen boşluksuz değil. Sözü edilen hastalığa yönelik çok ciddi bir tıbbi araştırma yapıldığı belli, bu özen pek hoş. Siyasal ard alan net ve doğrudan verilmis, bu bazen haber diline kaymış. İki öykü evreninin birbirine bağlanması güzel bir geçişle yapılmış ancak sonda da Leylanlar tarafına bir göz kırpma beklentisi oluşmuyor değil. Bir minik eleştirim de ana karakter Bedirhan'ın asla kötü bir özelliğini kitapta görememek. Ters köşeler de bol, Bedirhan'ın ideal ve bitimsiz iyiliğini hesaba katmadan bazen tahminlerinizden utanabiliyorsunuz. Mesela Linda ile sevgili olduklarını ya da otelde şıp diye bulunca polis olduğunu zannetmek gibi. Yine de ön yargılara bir ayna her daim güzeldir. Hem gülüp hem ağlayabildiğiniz bir kitap. Mutluluk ve özgürlük üzerine kurduğu izlek de çok başarılı. Göndermeleriyle, karakterlerin aracılığıyla mini bir felsefe tarihi gezintisi yapmak da güzel. Yazıldığı koşulların da bu duygulanımda payı büyük. Dilerim yazar anlamını bulan insanların dünyasını bir kez de olsa görür. Ve biz de...
Leylan
LeylanSelahattin Demirtaş · Dipnot Kitabevi · 20236,4bin okunma
175 syf.
8/10 puan verdi
İyice bunaldığımız kapanma günlerinde distopya okumak ruh sağlığı açısından pek sempatik görünmese de, şöyle bir kafanızı uzatıp bir daha geri dönemediğiniz bir kitap. Farklı okuma gruplarından ve şahsi listenizden pek çok kitap sırada beklerken hele, siz siz olun şöyle bir arkadaşa bakıp çıkayım demeyin Çıkamıyorsunuz. Kitabı gündelik işler yürütürken devam edebilmek için sesli de dinledim ve alıntılanacak çoğu şey buralardan çıktı. İtfaiye amirinin uzun söylevi, profesör kısmındaki diyaloglar vs. Akademik olarak TV ve kitle kültürü konusu ile epey muhatap olmuş biri olarak Neil Postman'ı çok andım. Yeniden bir Frankfurt Okulu okuması ve kültür endüstrisinin faşizm ile bağlantısı üzerine yeniden okuma ihtiyacı hissettim. Kurgu sürükleyici ve karakter monolog/ dyalogları ile atmosfer yaratımı üzerinden oluşturulan totaliter buhran vurgusu çok başarılı. Rıza kavramı, hegemonya, uyusturulan kitleler, eğlencenin kapitalist yüzü gibi peek çok ama pek çok konuda kafa yormanızı da sağlıyor. Ve cabası kitap bitince kendinizi gariban kütüphaneniz önünde yangından kurtulmuş çağ kırmızısı kitaplara büyük bir sevgiyle bakarken bulabiliyorsunuz. Bu komik sahnenin neden yaşandığını ise ancak kitabı okuyunca anlayabiliyorsunuz :))
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · DeBolsillo · 200689,8bin okunma
44 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.