Bir defa Sait Faik okuyan bahar yaklaştıysa, şehir bunalttıysa onun hikayelerine koşar. Bu kitap, yazarın çok bilinmeyen, dergilerde, gazetelerde kalmış eserlerinin kronolojik olarak sunumu biçiminde. Yani gelişim çizgisini de eş zamanlı takip edebiliyorsunuz. Eleştirmenler, edebi polemikler ve sevenlerinin anlatımları da kitaba dahil edilmiş. 1930'lu yıllardan 50'lere kadar öykü ve fikir yazıları tek parti döneminde siyaset biçimlerinden kentleşme sancısına kadar pek çok konuda da bilgi veriyor.
Orhan Veliye ilişkin anı aktarımları pek hoştu, bana Mahmut Şevket Esendal'ı merak ettirdi, Bedri Rahmi'nin yazarı anlattığı bölüm de çok tatlıydı.
Karabaş'ın Hakkını Yediler, Şopar Hüseyin içinizi cız ettiren öykülerden, çocuklara o kadar saygı ve merhamet duyuyor ki, bu öyküleri okuyanlar çocuklara kötülük edemez diye düşünüyor ki yazar kendisi de benzer şeyleri şiir üzerine düşünüyor. Şiir okuyanın kötülük edemeyeceğine inanıyor.
"Sait Faik sevilmez mi hey dost, deli misin sen?" minvalinde bir kapanış elbette zaruri ama ustalık eserlerine giden yolu aynalaştıran bu kitap muhakkak tavsiyedir.