Nakşibendiliğin yükselişi
FETÖ davaları, devlette ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine, diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana gözlerini diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve onun Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı.
Siirt'te 1902'de doğan Abdulhakim Hüseyni, toprak alıp Adıyaman'ın Menzil köyüne yerleşti ve tarikatını kurdu.
Hüseyni'nin ölümünden sonra posta, oğlu Muhammet Raşid Erol oturdu. 12 Eylül'den sonra Erol, Çanakkale'de iki yıl sürgün hayatı yaşadı. Erol 1993'te ölünce, yerine oğlu Abdulbaki Erol geçti. Sağlık Bakanlığı ve Emniyet'te örgütlendiği ileri sürülen Menzil'in Tümsiad adlı iş adamları derneği, "Beşir" adlı bir uluslararası yardım kuruluşu ve "Semerkand" adlı televizyon kanalı var.
Sayfa 16 - İletişim Yayıncılık - Ağustos 2019Kitabı okudu
ATATÜRK' ün bir asker olarak bütün bunlari görmesi, köyden gelen, şehirden gelen pek çok gencin elinden geçmiş olması nedeniyle çok doğaldı. O bir piyadeydi ve dolayısıyla askerlerin en kalabalık birliklerinin elinden geçtiği bir komutandı. Üstelik bu insanları, çok çeşitli yerlerde görmüştü; Kuzey Afrika' da, Arabistan yarımadası'nda, Kafkasya'da, Çanakkale' de , Rumeli' de, Makedonya' da.... dolayısıyla ATATÜRK, Osmanlı imparatorluğu'nun halk kesitlerini çok iyi tanıyan bir insandı.
Atatürk'ün liseler için hazırlattığı Tarih III adlı kitapta Kut Zaferi'nden şöyle söz edilmiştir: Çanakkale Boğazı harikalarından başka, Irak'ın kuzey çöllerinde, her türlü savaş aracının yoksulluğu içinde uğraşan 3000 kadar silahlı Türk, 12.000 kişilik bir İngiliz kuvvetini Kütülamare'de esir aldı. 1952 yılında İngilizlerin Menderes'in DP'sine baskı yapmaları sonucunda Kut Zaferi tarih kitaplarından çıkarılmış, Kut Bayramı da kaldırılmıştır.