Caner
@canerboztepe
Kitap zekayı kibarlaştırır.
Avukat
Sakarya
116 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
VAHŞETTEN MİNNETE
Jack London'un dillere destan kurt, köpek sevgisi bu romanında da bizlere eşlik ediyor. Vahşetin Çağrısı'nın efsanevi karakteri köpek Buck'tan bile daha popüler bir köpek olan Beyaz Diş ile tanışın. Vahşetin Çağrısı'nda bir köpek Alaska'ya götürülüyor ve kurtlaşmaya başlıyordu. Beyaz Diş ise annesi köpek, babası kurt olan bir kurt kırması. Annesi her ne kadar köpek olsa da Beyaz Diş'in doğası kurt olmaya çok daha yakın gözüküyor. Vahşetin Çağrısı'nın tam tersi olarak bu sefer bir kurdun köpekleşmesi anlatılıyor.
Kitapta vermek istenen mesaj çok güzel; insanlar ve hayvanlar içgüdüleri olan canlılardır, buna göre hareket ederler fakat kaderin karşılarına çıkarttıkları olaylara göre şekillenirler. Vahşi doğada büyüyen bir kurt kırmasına iyiliği öğretirseniz sadık dost olur, dövüş üzerine eğitirseniz cani bir kurt olur. Beyaz diş üzerinden anlatılan hikayeler insanlar açısından da geçerlidir. İnsanın yetiştirilme biçimi ve yetiştiği yer mayasını oluşturur. Yanlış şekilde yetişen canlıların şansı ise yok değildir, kafeste dövüştürülen beyaz dişin sadık bir dosta dönüşmesi bu değişimin her zaman mümkün olduğunu göstermektedir.
Edebiyat tarihinde bir kurdu daha ünlü ettiği için Jack London'a teşekkür ediyorum
Beyaz Diş 
Jack London
CENNETTEN KOVULAN HER MELEK ŞEYTANLAŞIR !
Kitabı elime aldığımda fimlerden ve etraftan duyduğum Frankenstein'ın çok bilim-kurgu (süper kahraman) tarzı bir karakter olduğunu düşünmüştüm. Ne kadar yanılmışım.
Öncelikle şu şok edici bilgiyle yazıya giriş yapmak istiyorum; Victor'un hayat verdiği yaratığın adı Frankenstein değil. Frankenstein yaratıcısı Victor'un soyadı. Dediğim gibi klasik bir bilim-kurgu kitabı okuyacağım düşüncesiyle başlamıştım kitaba fakat kitap kesinlikle altmetini yüksek bir eser. Suçlu kişi midir, yoksa toplum mudur ? diye soruyor bizlere Mary Shelley. Aynı zamanda olay tanrıya isyan tadında geçiyor. "Cennetten kovulan her melek şeytanlaşır." sözü kitabı özetlemeye yetiyor açıkçası. Yaratıcısından da diğer insanlardan da zulüm gören varlık çözümü zalimleşmekte buluyor ve olaylar ilerliyor.
Türklerle alakalı olan bölümde bizleri her ne kadar insan dışı resmetmiş olsa da bunu etrafından duyduğu çarpıtmalara ve yaşadığı çağın sosyo-politik durumuna bağlıyorum.
Kesinlikle tavsiye edeceğim bir roman olmakla beraber dünya klasikleri arasında da akıcı denilebilecek bir eser oldu benim gözümde. Saatlerce aralıksız okumak hiç yormadı beni ve çabucak bitti. 
Frankenstein ya da Modern Prometheus 
Mary Shelley
Not: Böyle bir eseri 20 yaşında yayımlayan Mary Shelley'e sonsuz saygı duymakla beraber "Benim yaşımdayken böyle bir eser yaratmış." düşüncesiyle kendimi sorguladım.
Not2: Bol miktarda John Milton - Kayıp Cennet göndermesi mevcut, kısa zamanda okuma planlarıma dahil edeceğim.
Okur Takip Önerileri
Aydının Defterinde Kalanlar
Sabahattin Ali : Dünyanın mumla aradığı ve başının üstünde taşıdığı türden ve fakat Türkiye'de doğması sebebiyle harcanan; vatanının iyiliğini düşünen çoğu Türk aydını gibi çeşitli iftiralarla suçlanan yazar. Suçlamalar sonucu vatanını terk etme kararı almış fakat buna dahi izin verilmemiş, Bulgaristan sınırına varamadan kimliği bilinmeyen kişiler tarafından katledilmiştir.
Sabahattin Ali'nin yayımlamadığı/ yayınlamaya fırsat bulamadığı çalışmalarının derlenmesiyle oluşturulan kitapta öyküler, şiirler ve gazete yazıları yer alıyor.
Kitabın büyük bir kısmını dolduran "Çakıcının İlk Kurşunu" isimli öykü okuyanlara İnce Memed havası uyandırmakla beraber haksızlığa, adaletsizliğe karşı başlatılan isyanı da gösteriyor.
Gazete yazılarından gördüğümüz üzere Sabahattin Ali dönemin önemli münevverlerindendir. Açık fikirli olmakla beraber yeri geldiğinde gözünü budaktan sakınmayan birisi olduğunu da siyasi söylemleriyle kanıtlamıştır.
"Yazmayı düşündüğüm eserler" adlı bölümde ileride yazmak istediği fakat genç yaşında katledilmesi sebebiyle yazmaya fırsat bulamadığı eserlerin fikirleri bulunmaktadır. Kim bilir, yazmaya fırsat bulsaydı eserlerin arasından kaç tane Türk edebiyatı klasiği çıkacaktı.
Yazarla tanışmak için iyi bir eser olmadığını, romanlarından sonra okunması gerektiğini düşünüyorum. 
Çakıcı'nın İlk Kurşunu 
Sabahattin Ali
UMUTSUZUN GÖRDÜĞÜ
Kitabın içerisindeki 11 hikayeye bütüncül bir bakış atmak gerekirse yazarın iç dünyasının ne kadar karamsar ve umutsuz olduğu göze çarpıyor. Hikayelerin tamamının kötü şekillerde son bulması bize yazarın bu dünyaya olan inancının kalmadığını ve güzel şeylerin olması ihtimalinde dahi son anda da olsa bir şekilde kötü bittiğini/biteceğini anlatıyor. Yazarın kitaplarını okudukça intihar ederek yaşamına neden son verdiğini anlayabiliyoruz; Sadık Hidayet bu dünyaya güvenmiyor !
Kör Baykuş ve Hacı Aga'nın ardından okuduğum Üç Damla Kan, Sadık Hidayet'ten okuduğum üçüncü kitap oldu. İran edebiyatına yabancı olmama karşın doğunun cezbedici kültürü beni daha fazla okumak için şevklendirdi. Kısa zaman içerisinde Sadık Hidayet okumalarına devam edeceğim. Her ne kadar yazar hayatına kendi elleriyle son vermiş ve dünyaya inanmamışsa da biz inadına söyleyeceğiz :
" YOK ÖYLE UMUTLARI YİTİRİP
KARANLIKTA SAVRULMAK,
UNUTMA AYNI GÖKYÜZÜ ALTINDA
BİR DİRENİŞTİR YAŞAMAK. " 
Üç Damla Kan 
Sadık Hidayet
