Öncelikle Oğuz Atay'ın maalesef son kitabı olan Eylembilim'i büyük bir heyecanla okuduğumu söyleyerek söze başlamak istiyorum. Özellikle öldürülen öğrencinin üniversite bahçesine gömülmesi konusunda toplantı yapılırken kitabı bir türlü bırakamadım.
Kitap, 70-80'li yıllardaki faşist terör ortamını, gençlik yıllarında devrimci olan eğitimci Server Gözbudak'ın bakış açısıyla bizlere sunuyor. Her kitabındaki gibi Server Gözbudak da tutunmaya çalışan ama tutunamayan, anlaşılmayan bir karakterdir. Diğer kitaplarını okuyanların alışageldiği içsel konuşmalarıyla ve yeri geldiğinde esprilerle Oğuz Atay bizleri her zamanki gibi kitabına bağlıyor...
Oğuz Atay ile hiç tanışmamış olanlara yarım kalmış olmasına rağmen önerebileceğim bir kitap Eylembilim. Aynı şekilde Oyunlarla Yaşayanlar yahut Korkuyu Beklerken gibi kitaplarıyla da başlayabilirsiniz. Keşke bu kitabını da tamamlayabilseydi... Son sayfadaki o yarım kalmış cümlesi açıkçası beni derinden sarstı. Ölüm ne kadar ani değil mi? İnsan noktayı dahi koyamadan gidebiliyor bu diyardan. Bu yüzden her şeyin, belirli anlamların dahi anlamsız olduğu düşüncesindeyim; paranın, hırsın, menfaatin... İnsanlar yalnızca birbirine saygı ve sevgiyle yanaşsa, kardeşçe yaşasak ve dünyayı talan etmeden geçip gitsek ne olurdu?
Sevdiklerimize sıkı sıkı sarılıp şiirler büyütmeliyiz yüreğimizde. Çünkü ansızın gidiveriyor insanlar, arkalarında yarım kalmış bir cümle yahut sandalyede asılı hırkalarıyla kalıyorsunuz. Bir de buruk pişmanlıklar...
İyi ki varsın Oğuz Atay, iyi ki geçmişsin bu dünyadan...
Saygı ve sevgilerimle.
Sağlıcakla kalın, hoş kalın.