Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nerdesin dünya? Nereye gittin? Üzerine attığımız iki avuç toprağın altında olduğunu söyleme bana! Oraya bıraktığımız, ruhundan ayrılmış bir kemik yığınıydı yalnızca. Gittiğin yerleri anlat bana... Rahat mısın oralarda? Beni özlüyor musun? Hepsinden önemlisi aradığın huzuru buldun mu? Bir köşeye gizlenip görünmez yüzünle bizleri izliyorsundur belki. Gördüğün gibi, kimseler anlamıyor beni. İçinde debelendiğim, uçsuz bucaksız bir boşluk değil, hiçliğin ta kendisi! Fark edemiyorlar. Bir sen varsın dertlerime derman olacak, sana da ulaşamıyorum ki...
Bu kadar yüksekten düşen bir insanın aşağı dikine indiği pek görülmüş değildi. Başrahip de boşluğun içine atılınca ilkin iki elini ileriye uzatmış olduğu halde tepesi aşağı düştü. Sonra kendi üzerinde birkaç defa döndü. Rüzgar onu bir evin damına doğru götürdü. Fakat dama ulaştığı zaman henüz ölmüş değildi. Quasimodo Başrahibin evin çatısına tutunmaya çabaladığını gördü. Fakat çatı çok dikti, papazda da derman kalmamıştı. Yerinden kopan bir kiremit gibi çatının üzerinden hızla kaydı ve kaldırımların üstüne düştü. Orada artık kımıldamadı.
Reklam
"Gel ey gül, gel, derdime derman ol bu gece / Gel ey gül, gel, aşkıma ferman ol bu gece!"
Ne zor şeymiş Namuslu olmak, ne zor şeymiş meğer? Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika`ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor…" Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar zor, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı?
Sayfa 1 - Ali Baba Kırk Haramilere Karşı - Haftalık Siyasi Mizah Gazetesi Yıl:1 Sayı:1 25.11.1947
Türkü bin yıl öteden geliyor... Uzaktan dağlardan, Çukurovadan, denizden geliyor. Denizin tuzu, çamın sakızı, yarpuzun kokusu bulaşmış. Öyle bir türkü. "Gel benim derdime," diyor, "bir derman eyle. Alemler derdine derman olansın." Bir an duruyor, bu sefer saz büyüyor. Saz tekrar ediyor: "Derman olansın." Sonra gene başlıyor Sefil Ali: Her nere baktıysam yarimi gördüm. Elleri duruyor. Sazın üstüne yumulmuştur. Uyumuş kalmış gibi. Birden başını kaldırıyor. Eli sazın üstünde uçuyor. Dağlar taşlar uçan kuşlar. Bir fırtına gibi çalıyor, söylüyor. Adımı dersen de Sefil Aliyim Bir gün akıllıysam yüz gün deliyim Üstü köpüklenmiş bahar seliyim Başı pare karlı dağdan gelirim
'Handır bu gönlüm, ya misafirhane... Dert konuklar, derman konuklar, hayal konuklar, melal konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan. Handır bu gönlüm, yıkık, dökük... Fakir konuklar, zengin konuklar, alim konuklar, cahil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir hancı vardır, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan.'
Reklam
"HAYAT" Dur bekle beni. Dizlerimde derman kalmadı ardından koşacak. "AŞK" Her gecen gün öldürme yüreğimi; Bir can daha kalmadı verecek! "MUTLULUK" Kaçma her defasında benden "ACI" Uzak dur benden hiç sevemedim ben seni! "HÜZÜN" Esir etme artık beni ben zamanıyla çok büyüttüm seni... VE "SEN" Daha fazla yorma beni..! Ben FAZLASIYLA ödedim senin uğruna kaybettiklerimin bedelini....
Derdin kendindendir bilmiyorsun Derman yine sendedir görmüyorsun İçine koca bir alem yerleştirilmiş Sen hâlâ kendini küçük bir şey zannediyorsun.
Mariz bir asrın, hasta bir unsurun alil bir uzvun reçetesi; ittiba'-i Kuran'dır. Risale-i Nurlar reçetedir. Manevi hastalıklara derman olur.
Sayfa 204Kitabı okudu
Diyorum ki şöyle bir gün bir ara, Ferhat gibi dağları yara yara Düşsem yayan yapıldak sana varan yollara. Ama gel gör, dizlerimde derman yok…
Reklam
Kurban olam gözlerinin mestine Kalk gidelim çayır çimen üstüne Tut kolumdan al destimi destine İkimize derman gele can gele
Sayfa 260Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.