Çile'de kullanılan işkence aletleri, Kurtarıcı'nın geçtiği acı dolu yolu simgeler ve her biri somutluğuyla, onun bedeninin aşağılanmasının bir anını hatırlatır. Ortaçağ'ın sonunda, ibadette ve sanatta bunlara arma Christi deniyordu. Bu terimle Çarmıh yolunda Mesih'in etine acılar veren, sonunda onu ölüme götüren bütün aletlerin, Şeytan'a karşı zafer kazandığı savaşta onun "silahları" olduğu ifade ediliyordu. Bu silahlar da -en önemlileri haç, mızrak, dikenli taç, üç ya da dört çivi olmak üzere- ayrı bir ibadetle onurlandırılmayı tabii hak ediyordu.
...Süsen kokuyordu, su kokuyordu, sevda kokuyordu. Dikenli güllerden bir taç gibi, Shakespeare'in Kleopatra'ya söylettiği gibi, beni çepçevre kuşatan düşünce:
O happy horse, to bear the weight of Antony!
Ey gece, acımın önündeki sessiz kapı sen
Kan kaybediyor bu azgın yara
Ve acının başdöndüren çanağı eğilmiş tam tamına!
Ey gece, hazırım ben!
Gece, sen ey unutulmuşluk bahçesi
Dünyaya kapanık parıltı yoksulluğumun etrafında,
Asmalar sararır, solar dikenli taç da,
Gel ey, zamanların en yücesi!
Annelik özgür seçimin, aşkın, esrikliğin, cüretkar tutkunun meyvesi olduğunda, böyle bir durumda toplumun intikamı hazırdır: O meyvenin ürünü olan masum bir başa dikenli taç giydirip, alnına o iğrenç hakareti kanlı harflerle kazımak; piç!