Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Vahide Dilşad Korkmaz
Vahide Dilşad Korkmaz
@dilsadkorkmaz
Okul Öncesi Öğretmeni
Yüksek Lisans
103 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sıcacık Bir Kitap
Bu kitabı beğenmedim bu kitaba bayıldım. Daha başlarındayken en sevdiğim kitaplar arasındaki yerini almıştı bile. Kesinlikle 7’den 70’e herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle de bizlerin bilerek ya da bilmeyerek doğaya, canlılara ne kadar zarar verdiğimizi düşününce.. Bir kız çocuğuyla kutup ayısının sıcacık hikayesini akıcı bir dille anlatmış yazar. İnsanı içine alıyor okurken… Bazen güldürüyor, bazense ağlatıyor.. Aynı zamanda bol bol da düşünmenize sebep oluyor. En azından bende böyle bir etkisi oldu. Ayrıca yazarım kitap sonundaki açıklamaları ve önerileri de benim için çok yararlı oldu. April ve arkadaşı Ayı ile mutlaka tanışmanızı öneriyorum. Onların güzel kalbi ve dostlukları eminim sizi de çok etkileyecek.
Yazarın ‘Körlük’ adlı eserinin ardından hemen başladım. İlk kitap kadar hızlı akmadığını ve beni biraz zorladığını söyleyebilirim. Sanırım virgüllerin etkisi büyük :)
Yine de okunmaya değer bir kitap olduğuna inanıyorum. Kitap bir seçim sonucunda sandıklardan ibüyük oranda ‘boş oy’ çıkması ve bunun nedeninin araştırılmasıyla başlıyor. Ardından devreye özellikle de yönetimdeki insanların konuşmaları, hesaplaşmaları giriyor. Bu hesaplaşmaların ve yüzleşmelerin beni oldukça etkilediğini söyleyebilirim. Özellikle de kendini gerçekleştirmiş, içindeki iyiliğe güvenen, gerçekleri saptırmayan karakterler bana umut verdi. En heyecanlı kısımları ise aslında ilk kitap olan ‘Körlük’le bağlantının arttığı son bölümlerde başlıyor.
Jose Saramago gerçekten farklı, özgün bir yazar diye bir kez daha düşündüm bu kitapta. Noktalama işaretlerinin azlığı (virgüller hariç onlar her yerde), cümlelerin uzunluğu, betimlemelerin fazlalığı, karakterlerin isimsiz oluşu.. ve tüm bunlara rağmen kitabı bırakamıyor olmam beni buna kesinlikle inandırdı. Keyifli okumalar diliyorum.
Fantastik kurgu kitaplarını seven herkesin kesinlikle okuması gereken bir kitap. Açıkçası bugüne kadar nasıl oldu da okumadım diye geçirdim içimden her sayfada. 1 günde soluksuz okudum, dili oldukça sade ve akıcı..
Son bölümlerde heyecanım bayağı üst seviyelere çıktı ve kitabı elimden bırakamadım. Canım Bod... öyle bir çocuk ki her sayfada daha çok sevdiriyor kendini. Kitaptaki tüm karakterler için aynı şeyleri söyleyebilirim aslında. Ama Bod’dan sonra beni en çok etkileyen Silas oldu. Çok fazla ayrıntıya girmeden şimdiden herkese keyifli okumalar diliyorum :)
Okur Takip Önerileri
‘Körlük’ şu ana kadar okuduğum kitaplardan oldukça farklıydı ancak beni derinden etkiledi.
Kitapta hem sıradanlaştırdığımız şeylerin önemini fark ettim hem de insanların ne kadar kötüleşebileceğini. Basit ihtiyaçlarımıza ulaşmak zor olduğunda, şartlar ağırlaştığında başlıyordur belki de yaşamak. İnsan, iyi ya da kötü
olduğunu da ancak o zaman anlıyordur.
Aslında tüm anlatılanların içimizde yaşattığınız insanla ilgili olduğunu açıkça belirtmiş yazar kitabın sonlarında. Yani aslında birçoğumuzun görme yetisine sahip olmasına rağmen ne kadar da kör olduğunu anlatmış. Çünkü biz ne görmek istersek daha doğrusu ne olduğumuza inanırsak aslında o insana dönüşüyoruz. Her şey iç dünyamızda, kalbimizde, vicdanımızda başlıyor ve aslında bu sayede görüyoruz. Beynimizin bu noktadaki büyük payını da unutmamak gerekir elbette.
Bu kitap insanın özüne dönmesine, kendini ve diğer insanları keşfetmesine, anlamaya çalışmasına, belki de gerçekten dinlemesine yardımcı olacaktır diye düşünüyorum. En azından ben de böyle bir etki uyandırdığını söyleyebilirim.
Kitabın diline gelince oldukça yalın olsa da detaylı açıklamalar ağır akmasına sebep olabiliyor. Bir yandan da önemsiz gibi görünen açıklamaların aslında ne kadar gerekli olduğunu düşünüyorsunuz içinizden. Bazı bölümlerde ise merak unsurunun etkisiyle okumanız yüksek bir hız kazanıyor.
Sadece bakmayıp gerçekten gördüğümüz, anladığımız bir dünyada yaşamak dileğiyle,
Herkese keyifli okumalar diliyorum...
Küçük Zeze, büyüdü bu kitapta. Gerçekten çocukluktan yetişkinliğe geçişi net bir şekilde hissettiriyor yazılanlar. Bambaşka bir dünyaya, gerçek hayata adım atıyor. Gelecek kaygısı, işsizlik, aşk, aile sorunları...Hayallerinden çok hayatın gerçeklerine dönüyor Zeze. Kitabın beni en etkileyen yanı ise babasıyla arasında geçenler oldu diyebilirim. Özlemini hep çektiği şeye yıllar sonra bir nebze de olsa kavuşması. Şeker Portakalı ve Güneşi Uyandıralım kitaplarındaki yoğun heyecan bu kitapta olmasa da su gibi aktı gitti yine. Sevdiğiniz bir karakterin her anına şahit olma isteğinden olsa gerek..
Ama ben bu kitabı okusam da Zeze’yi hep hayal dünyasında yaşayan küçük çocuk olarak anımsayacağım.
Canım Zeze...
Biraz büyüdü belki ama kalbi, hayalleri, kaçamakları hala aynı şekilde devam ediyor. Yine güçlü bağlar kuruyor. Hele hayal gücüyle yarattığı karakterler ve onlara olan bağlılığı, sevgisi insanı şaşkın bırakıyor. Bunların yanında insanın boğazını düğümleyen, kalbini acıtan anlar da var elbette.
Şeker Portakalı’nda bizi kendine hayran bırakan Zeze’yi daha da çok seveceksiniz bu kitapta.
Bu çocuk gerçekten insanın içindeki güneşi uyandırıyor.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
‘Şeker Portakalı’ farklı yaşlarda tekrar tekrar okuduğum bir kitap. Her okuduğumda farklı bir dünyaya götürüyor beni.
Zeze, gerçekten öyle güzel bir karakter ki. Hayal gücü, zekası, kalbinin saflığı, kurduğu bağlar.. Aslında hayatına şöyle bir baktığınızda çok şanslı sayamayacağımız bu küçük çocuk birçok yetişkinden çok daha güçlü bir karakter olarak çıkıyor karşınıza. Okurken hislerini siz de yaşıyorsunuz onunla. Kalbinizde birebir hissediyorsunuz adeta. Her sayfada farklı bir heyecan duyuyor, bir gülüyor bir ağlıyorsunuz.
Ama ne olursa olsun Zeze’yi çok ama çok seviyorsunuz.
Okudukça, sayfaları çevirdikçe içimden Ah Canım Zeze diye bağırıyorum, sanki beni duyacakmış gibi. Seni öyle çok sevdim ki Zeze, hep yüreğimde yaşatacağım.
