Murakami'nin karakterleri, yemek yerken, kahve içerken, arabayla dolaşırken, evin içinde rutin işlerle meşgulken, kendi hayatımın sayfalarına gidiyorum. Sıradan işleri yaparken aldığımız keyif, yaratıcılığın kapısını aralıyor. Murakami'nin en sevdiğim yanı tüyler ürpertici olaylar yaşarken hissettiklerimizi, günlük hayatın içinde eritmesi. Hepimizin başından tuhaf şeyler geçer. Aklın sınırları kendini kırmızı şerit içine alır; bir çeşit koruma gibi. Oysa en güzel hikayeler , en büyük korkularının üstüne cesaretle yürüyen kahramanların hikayeleridir. "Kumandanı Öldürmek", 880 sayfalık sürükleyici bir roman.
Kısa cümlelerini, su gibi akan sayfalarını seviyorum Murakami. Kahramanların kitap okuyor, müzik dinliyor, kendini araştırıyor. Televizyon olmayan evlerde, içe dönük bir yaşam süren az sayıda insan var. O insanların kendini tanıma çabasına köprü olan sürükleyici öyküler, okuma yazma iştahımı kabartıyor.
Seçimlerimiz, her an kim olduğumuzu belirlerken; ne okuduğumuz, ne izlediğimiz, en çok neyle meşgul olduğumuz önemli göstergeler değil mi?