Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygu Öncel

168 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Özellikle farklı ve cesur anlatıma sahip "Çekmeceler" filminden sonra senarist ve yönetmen olarak
M. Caner Alper
M. Caner Alper
ismi aklımda yer etmişti. Bir kitap yazdığını görünce fikrim olmasa da alıp okumak istedim. Akıcı, okuması çok da zor olmayan, anlaşılır bir dili vardı bence yazarın. Büyük çoğunluğu 80'li yılların Türkiye'sinde geçen, kimi zaman karakterlerin yaşam hikayesiyle birlikte zamanda daha da geriye götüren, bazı açılardan çok tanıdık gelen, hem sıradan hem de sırlarla dolu bir aile anatomisiydi diyebilirim kitap için. Bazı yerlerde karakterler üzerinden (çocuk istismarı, eşcinsellik, Alamancılar, kadının geri planda kalışı, erkek kardeş üstünlüğü, aldatma vb.) çok fazla farklı konuya değinmeye çalıştığını, bu nedenle olayları derinlemesine işleyemediğini düşündüğüm oldu. Yine de ben keyif alarak okudum ve okumak için şans verilebilir bir roman olduğunu düşünüyorum.
Şeref Motel
Şeref MotelM. Caner Alper · Doğan Kitap Yayınları · 202062 okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Önce filmini izleyip sonra kitabı okudum. Ama keşke kitabı önce okusaydım diye düşündüm özellikle kitabın sonlarındayken. Bu güne kadar Tayfun Pirselimoğlu'nu yönetmen olarak tanırdım, ilk kez bir kitabını okudum ve bu son olmayacak. Son derece akıcı ve düşündürücü bir dili var tıpkı filmlerindeki gibi. Olayların akışına kapılırken arka planda bir merak duygusu işlemeye devam ediyor, okuyucu olarak ana karakterle birlikte anlamadığımız olaylar içinde sürüklenmeye başlıyoruz biz de. Kitap filme göre beni daha çok tatmin etti. Film kitabın belli bir kısmıymış çok derine inememiş gibi hissettim bitirdiğimde. Ama tabi filmi beğenmediğim anlamı çıkmasın buradan. Bu memlekette yaşarken gördüklerimiz, duyduklarımız, tanık olduğumuz onca olay içinde bir çoğumuz Cezmi Kara'yız. Ucu bize can acıtacak şekilde dokunmadığı sürece merak etmek, sorgulamak yerine kafamızı gömüp derin uykulara dalmak daha kolay geliyor. Ama olayların ucu bir şekilde hep bize dokunuyor aslında. Sondaki siyah pardösülü adamın dediği gibi; "Bir yerde acı varsa o her yere bulaşıyor." (Syf 251)
Kerr
KerrTayfun Pirselimoğlu · İthaki Yayınları · 201435 okunma
112 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Fikir güzel de bu ne önemsemezlik!
Farklı yazarlar tarafından yazılan yazıların derlenmesi kısmı yani kitabın birinci bölümü için diyebileceğim kötü bir şey yok. Tam tersi; bir çoğu kurmaca olmayan, yazarlar ile patili dostlarının (Kuşlar için pençeli mi demeliyim? Gerçi kitap adıyla bile bunu düşünmemişken ben neden düşüneyim?) hayatlarının kesişim hikayelerini dinlemek güzel bir deneyimdi. Farklı kalemlerden aynı sevinç ya da acıları görmek güzeldi. Ancak ikinci bölüme gelince işler benim gözümde değişti. Aslında çıkış fikri olarak güzel bir kitap olsa da kitabın ticari bir kaygıyla, hayvanseverlere satarız gider nasılsa diyerek hazırlandığı çok belli edilmiş. Kısa kısa 4-5 şair/yazar hakkında, bir çoğu internetteki saçmaya yakın sitelerden bilgiler toplanmış, hatta hiç gocunmadan sona kaynakça başlığında o siteler de açık açık koyulmuş. Halbuki tanıtım bültenini okuduğumda güzel bir derleme olacağını düşünmüştüm. Ben oturup bir araştırma yapsam 1-2 saatte bile burada yazandan daha fazla bilgiye ulaşabilirim sanki. Ama işte oltaya takılıp kitabı satın aldım mı aldım. Başta da söylediğim gibi; emek harcayan, kurmaca ya da gerçek hikayesini kitapta bizimle paylaşan farklı yazarlara asla lafım yok. Ama çıkış noktası bu kadar güzel olan bir eser, bu kadar özensizce hazırlanmamalıydı bence.
Edebiyatta Pati İzleri
Edebiyatta Pati İzleriİnci Aral · Kara Karga Yayınları · 202062 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
320 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Dokunarak
Son zamanlarda okuduğum kitaplar arasında hikayesiyle ve diliyle sıyrılmayı başaran, hızlıca bitirmek istediğim, sayfaları zevkle çevirdiğim, çevirdikçe şaşırdığım ve bol bol üstüne düşündüğüm bir kitap oldu bu kitap. Nermin Yıldırım'ı ilk okuyuşum. Ama son olmayacak orası kesin. Akıcı ve basit gibi görünen cümlelerle derin bir anlatım kurmayı çok iyi başarmış bence yazar. Sayfalar ilerledikçe Adalet karakteri tanıdık birine dönüştü sanki; onunla birlikte sevindim, üzüldüm, güldüm, gerildim. Diğer yandan kitabın değindiği toplumsal olaylar, yemeğin tadını güzelleştiren bir sos gibi dozunda kullanılmış ve çok iyi işlenmişti. Aynı yaşta olduğum ana karakterin kimseye dokunmadan geçmiş bir ömrü bana dokunmayı başardı. Kasvetli ve kederli karakterlerden oluşan zorlayıcı bir hikaye olsa da kitabı bitirip şöyle bir düşününce; hayata verdiğimiz değeri, hayatı kaçırmanın ne kadar kolay olduğunu bana sorgulattı. Garip bir şekilde her şeye rağmen mutlu ve umutlu kapattım ben bu kitabı.
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,7bin okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Karamsar ama etkileyici
İyi hissettiren, her zaman iyilerin kazanıp kötülerin cezasız kalmayacağını söyleyip duran öyküler artık sıktıysa, farklılık arıyorsanız bu kitabı kesinlikle denemelisiniz! Açıkçası şaşkınım. Kitap ya da yazar hakkında hiç bilgim yoktu ama arka kapak yazısı ilgimi çekti ve anlık bir kararla aldım kitabı. İyi ki öyle yapmışım. Beklentimin üstünde bir kitapla, gerçek hayat ve kurmaca karışımı gibi görünen, şaşırtan hayatlarla, kendini okutan güzel bir dille karşılaşmış oldum. Yazarın anlatım yeteneğini gerçekten beğendim. Aşırı süslü cümleler kurmaya çalışıp okuru boğmamış ama yine de farklı bir anlatım yaratabilmeyi başarabilmiş. Yer yer sertleşerek şaşırtan, okuru meraklandıran detaylarla güzel bir akış yakalamış. İlk kitap için gayet başarılı buldum diyebilirim. Sonraki kitapları merakla bekliyor olacağım. Bir de kitapta Dr. Skull şarkı sözü ve
Güven Erkin Erkal
Güven Erkin Erkal
'ın bir sözünden alıntı yapılmış olması rock/metal müzik sever biri olarak ayrıca hoşuma gitti. Öykülerin geneline bir karanlık, karamsarlık hakim. Başta da dediğim gibi iyi hissettiren şeyler okumak istiyorsanız yanlış yerdesiniz. Ama hayat iyiye iyi, kötüye kötü davranmıyor her zaman. Yesilçam filminde yaşamıyoruz! Bu nedenle bu tarz öyküleri daha gerçekçi buluyorum ve okumayı seviyorum. Genel olarak akılda kalıcı, son cümlelerden sonra bir ufak düşündürücü, güzel karakterlerin yaratıldığı, kısa öykülerle bile bağ kurulabilen bir kitap olmuş.
Yankı
YankıMüge Koçak · Can Yayınları · 2020111 okunma
Reklam
533 syf.
9/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Gri, siyah ve beyaz -ama tabi biraz kırık bir beyaz-
Üç bölümden oluşan kitabın her bölümüne bir renk verecek olsam, sıralamam kesinlikle böyle olurdu. Yin ve Yang gibi aslında Kinyas ve Kayra. İki karşıt kutup. Sürekli devinim halinde olan, değişen, gelişen iki farklı kutup. (Hiçbir şey yok ve her şey var!) İlk bölüm gri. Çünkü iki karakter içlerindeki kinleriyle, nefretleriyle, anlam
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,9bin okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Canım Bonkis
Dijital platformlarla yapılmış en iyi yerli işlerden biri bence Bonkis dizisidir. Deniz Tezuysal'ın hem senarist hem de başrol oyuncusu olduğu dizi BANA GÖRE Fleabag dizisinin Türkiye'deki eşdeğeridir. Bu topraklarda da Phoebe Waller-Bridge'ler yetişebiliyormuş demek! Sadece biraz daha şanssızız, yollarımız daha dik belki ama Deniz Tezuysal o dik yokuşları aşıp da gelmeyi, hayatımıza girmeyi başardı. Her açıdan tebrik ediyorum. Kendisi beni şaşırtmayı sürdürüp bir de kitap çıkarınca alıp okumamak olmazdı tabi. Kitapta aslında Bonkis olmadan önceki süreç anlatılıyor. Hiç sıkmayan, akıcı, sonunun Bonkis'e bağlanacağı bilinse de gidiş yolunun tatlılığıyla sürükleyen ve tabi bazı cümlelerle yüzde tebessüm oluşturan çok tatlı, zekice yazılmış bir kitap olmuş. İstemediği bir iş hayatında, monotonlaşan bir ilişkide ve bir dolu detay arasında sıkışıp kalmış bir Deniz'le tanışıyoruz. Ve kendini bu dar alandan kendi yöntemleriyle dışarı atan, atabilen bir Deniz. İyi ki o alanın dışına atabilmiş kendini. Okuduğum ve izlediğim için mutluyum.
Bonkis İçimden Hiçbir Şey Gelmiyor
Bonkis İçimden Hiçbir Şey GelmiyorDeniz Tezuysal · Artemis Yayınları · 202236 okunma
328 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Gerçekten Güzel dünya, neredesin?
Sally Rooney daha önce de yaptığı gibi Y kuşağının sıkışmışlığını, bunalımlarını, sıradan dünyasını anlatmaya devam etmiş bu kitabında. Bu sefer üniversite yıllarında aynı evde yaşamış iki yakın arkadaşın otuzlu yaşlara geçiş sürecinde yaşadıklarına ve onların hayatına giren iki erkeğe çevirmiş odağını. Bu dört karakter, içlerinde bazen diğer
Güzel Dünya Neredesin?
Güzel Dünya Neredesin?Sally Rooney · Can Yayınları · 20221,584 okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Ruhunun kemikleri kırıla kırıla toza dönüşmüş karakterler kitabı
Bu kitaba tesadüfen denk geldim ve hiç fikrim olmadan aldım. Ama okuduktan sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim, iyi ki karşılaşmışız. Birkaç sayfalık öykülerde yaratılan karakterleri kısa sürede tanıyıp, onlarla empati kurabiliyor insan. Bence bunu yapabilmek kolay bir iş değil ve bu nedenle bile yazarı tebrik etmek gerekir. Ayrıca yazar süslü cümleler kurayım, uzun betimlemeler yapıp okuru dilimle etkileyeyim derdinde değil ve bence bu güzel bir artı. Ekstra süslü cümleler kurmadan da iyi hikaye anlatılabilir, bu kitap güzel bir örnek bence. Karakterlerin hikayeleri genel olarak çok sarsıcıydı. Hepsi hayattan yara almış, bu nedenle hayatın içinden insanlara benziyordu. Çok Bin Vuruş, Ölüyorum Kederimden ve Rende öyküleri kişisel favorilerim oldu. Rende'yi okurken içimde Bulutsuzluk Özlemi'nin Bağdat Kafe şarkısının sözleri canlandı ve öykü bitince açıp üzüntüyle onu dinledim. Şarkının yazıldığı dönemdeki savaşla öyküde anlatılan savaş farklı olsa da savaş sonuçta, temelleri ve sonuçları aynı, dünyada değişen pek bir şey yok maalesef. Kitaba adını veren ve diğerlerinden çok daha uzun olan Kemik Tozu öyküsünü ise ayrıca sevdim. Hatta kitabı bitirdiğimde keşke bu hikaye daha uzun anlatılsaydı, Fadime ve Serdar'ın hayatlarına dair bir roman yazılmış olsaydı dedim. Çarpıcı hikayelerle karşılaşmak isteyen okurların bu kitapla tanışmasını tavsiye ederim.
Kemik Tozu
Kemik TozuZeynep Delav · Hep Kitap · 2018152 okunma
296 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Uzun süredir okumayı ertelediğim bir kitaptı Güneş Hırsızları. Ve daha elime alıp ilk öyküyü okur okumaz, ben neden bu kadar süre bu kitabı okumadım ki dedim kendime. Öykülerin her birinin ayrı ayrı güzelliği vardı bence. Neredeyse bu da kötüymüş dediğim bir öykü olmadı diyebilirim kitapta. Rüya Tarifleri, Sinemaya Tek Başına Gidenler, Evim Güzel Evim ve tabiki Güneş Hırsızları öyküleri kitaptaki favorilerim oldu diyebilirim. Tüm öykülerde yer alan ince detaylar ve onların getirdiği insanlığa, inanışlara, siyasete, düzene göndermeler çok yerindeydi. Hayatın Gıcık Anlamı öyküsünde Jedizm, heavy metal dini ve tabii Ozzy Osbourne detayı beni baya güldürdü. Doğu Yücel'i hikaye yazarlığından önce müzik yazarlığıyla tanırdım ve o zaman da çok severdim. Ama okuduğum her kitabıyla birlikte iyi ki kaleminden çıkanları bizimle paylaşıyor diye düşünüyorum. Güzel bir hayal gücü ve mizah duygusuyla tanışmak isteyen herkesin okumasını tavsiye ederim.
Güneş Hırsızları
Güneş HırsızlarıDoğu Yücel · Doğan Kitap · 2014154 okunma
Reklam
232 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı yıllar önce bir kitapçıda dolanırken görüp, kapak tasarımını ilginç bulup, 6-45 yayınlarından olduğunu da görünce aslında hiç fikrim olmadan almıştım. Nedense elim gitmedi, uzun süre okumadığım kitaplar arasında varlığını sürdürdü kendisi. Ta ki 3 gün öncesine kadar. Ama düşünüyorum da ilk aldığım dönemde okumuş olsaydım şu anda çıkardığım
7
7Cem Akaş · Altıkırkbeş Yayınları · 2016574 okunma
248 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Teşekkürler Alper Canıgüz
Maden çıkaracağız diye günümüzde katledilen doğa, Erzincan'da asla gündeme gelmeyen ve ölüm saçmaya devam ederek büyüyen toksik asit havuzu, oyulan Kazdağları, yakılan ormanlar... Ülkede tüm bunlar bir şekilde sürekli oluyor ve biz üstünde yeterince düşünmüyoruz hatta bir çok kişi bu olanları bilmiyor bile. Hal böyleyken günümüz popüler yazarlarından biri olan Alper Canıgüz'ün, en azından bir şekilde bu doğa katliamı olaylarına değinmesi, alttan alta kurguya yedirerek esas söylemek istediği şeyi bize ulaştırması bence takdir edilesi bir hareket olmuş. Kitaba gelecek olursam; 5 yaşındaki eski, zeki dostumla yeniden buluşmak güzel hissettirdi. Aradan uzun yıllar geçse de o, bıraktığım gibi. Hala itinayla başını beladan belaya sokmaya devam etmiş, biz değişmek zorunda kalsak da o, ne güzel hiç değişmemiş. Seri çizgisini hiç bozmadan devam etmiş bence. Kitap çıktığında almıştım ama bilerek hemen okumak istemedim. Esprili, sürükleyici ve kafa dağıtmak isteyeceğim bir şey okumak istediğim bir dönem için özel olarak beklettim kendisini. Ve kendim için tam doğru zamanda okumuş oldum. Beklentimi tam anlamıyla karşılayan, sürükleyen, katil kim oyunu oynatan, yer yer güldüren, minik atıflarla ülkenin durumuna göndermeler yapan, sonuna kadar merakla ve ilgiyle okuduğum bir kitap oldu diyebilirim.
Kıyamet Park
Kıyamet ParkAlper Canıgüz · Alfa Yayıncılık · 20212,303 okunma
235 syf.
·
Puan vermedi
·
27 günde okudu
Bu, kitap okumak değil de farklı bir deneyimdi sanki. Bu yaşıma kadar okuduğum hiçbir romana benzemeyen, -ki sürrealist okumaları severim, bu alanda ilk okuduğum eser değil yani- teknik ve bazen asla bitmeyecekmiş gibi hissettiren betimlemelerle ve üst düzey zekanın ürünü olan bir hayal gücüyle yazılmış; sık sık ben ne okuyorum, bunun ne kadarını anlıyorum, konu buraya nasıl geldi ki şimdi gibi soruları sorduran, hikaye içinde hikayecikler anlatan ama bir şekilde okumayı da bırakamadığım, bence benzeri bulunamayacak bir okuma deneyimiydi. Hayatımın biraz yoğun bir dönemine geldi bu kitap. O yüzden 1 aya yakın bir sürede, araya başka kitaplar da alarak ancak okuyabildim kendisini. Herkese tavsiye edilebilecek bir kitap değil kesinlikle. Yarım bırakıp bırakmama konusunda çok kararsız kaldım. Ama bir şekilde yeniden elime aldım ve devam ettim okumaya. Kitapta kurulan, gerçekmiş gibi gösterilemeye çalışılan gerçeküstü dünyayı hayal etmeye çalışmak ve kendi hayal gücümü zorlamak bana farklı bir haz verdi sanırım.
Locus Solus
Locus SolusRaymond Roussel · Yapı Kredi Yayınları · 2019171 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Dizisini mükemmel bulduğum bu yüzden okumak istediğim bir kitaptı. Dizide İrlanda'nın soğuk güzelliği, her karenin yalın bir tablo gibi oluşu, hiç kasmadan duru bir oyunculukla iki karakterin birbiriyle mükemmel uyumu, yeri geldiğinde kendi hayatlarımızdan anlar bulup ufacık detaylarıyla seyirciyi duygudan duyguya sürükleyişi... Kitap incelemesi yapayım derken diziyi övdüm farkındayım ama kitaptansa kurduğu dünyayla dizi bana daha çok şey hissettirdi. Sanki bir yerlerde Marianne ve Connell gerçekten var ve hepimiz gibi normal hayatın içinden anlar yaşayarak hayatlarına devam ediyor gibi bir algı yaratmıştı bende. Bu biraz da hikayenin uzun bir zaman aralığına yayılan ve atlayarak ilerleyen yapısından kaynaklı sanırım. Bilerek kitabı okumak için dizinin üzerimdeki etkisinin geçmesini bekledim. Kitapta iki karakterin iç dünyası daha iyi anlaşılıyor tabi ama yine de duygular daha az hissediliyormuş gibi geldi bana. Açıkçası kitabın dilini beklediğimden daha soğuk buldum. Yine de Y kuşağının hayata bakışını, arkadaşlık ve aşk ilişkilerini, kafa karışıklığını, bocalayışını güzel anlattığını düşünüyorum. Kitap bittiğinde; yeri geldiğinde gerçekten değer verdiğin biri tarafından söylenen bir sözün ya da yüzdeki bir ifade değişiminin bile insanı ne kadar etkileyebileceğini, hayatımıza aldığımız insanların bizi nasıl dönüştürebileceğini düşünmemizi sağlıyor görüşündeyim. Dizisini de izlemenizi öneririm.
Normal İnsanlar
Normal İnsanlarSally Rooney · Can Yayınları · 20196,2bin okunma
106 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
Dışarıdan bakılınca ince, 14 hikayecikten oluşan kısa bir kitap gibi görünse de içine girince durumun hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor. Sayfalar çevrildikçe Tante Rosa; hem sonuna kadar özgür hem de kendi yalnızlığına hapsolmuş ruhu, istekleri, hayalleri, ardında bıraktığı hayatları, hayvanları, kutsal kitabı saydığı Sizlerle Başbaşa dergisi, prensesliği, kontesliği, grand düşesliği, dişiliği, kişiliği, başkaldırışı, boğulup defalarca boğulup yine de yılmadan ayağa kalkıp sıfırdan hayata başlayışı, ne istediğini hem bilişi hem de bilemeyişi, dehlizlerde emekleyişi, rüzgarlarda sürüklenişi, kapılardan kovuluşu, kapıları kendi isteğiyle kapatışı, gözündeki yaşı, şapkasındaki taşı, her ayrıntısıyla devleşen hem iç sesimiz gibi çok iyi tanıdığımız hem de büyük bir yabancılık yaşadığımız muazzam bir karaktere dönüşüyor. Kısacası; Tante Rosa, i love you. 1992 yılında Işıl Özgentürk'ün yönetmenliğinde Seni Seviyorum Roza olarak bu kitap filme de uyarlanmış. Nasıl bir uyarlama yapılmıştır bilemiyorum ama yakın zamanda izlemeyi planladığım filmlerden.
Tante Rosa
Tante RosaSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20193,938 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Parmağa takılan sigaralığıyla eskiden haremde yaşamış bir kadın (Harem Suare) ya da hamam gibi detaylarda kendi filmlerine atıfta bulunan, günümüzü anlattığı kısımlardaki 6 genç arkadaşın ise Cebimdeki Yabancı filmindeki (yapımcılığını üstlenmişti) karakterlermiş gibi hissetmeme sebep olan bir kitaptı. Yani bence Ferzan Özpetek'in elinden çıktığı fazlasıyla anlaşılan bir kitap.
Bir Nefes Gibi
Bir Nefes GibiFerzan Özpetek · Can Yayınları · 20201,431 okunma
Reklam
158 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabın başındaki Knut Hamsun hakkındaki monografi kitabı okuduğum her satırda istemsizce beynimde döndü. Çocuk yaşta sert dayısı yüzünden mecburen kilise eğitimi görmesinden genç yaşında oradan oraya desteksiz savrulmasına kadar. Knut Hamsun'un gerçekten çok etkileyici bir hayat hikayesi var. Ve kitap boyunca o genç yaşında karşılaştığı zorlukların kendine kattıkları ya da kendinden götürdükleri de denilebilir o kadar fazla hissediliyor ki. Kitabı okuduktan sonra hemen araştırdım hakkında film yapılmış mı diye. Hamsun adında bir film varmış, ancak film 2. Dünya Savaşı sırasında Hamsun'un nazilikle suçlanması hakkındaymış. Yani bu kitabı yazdıktan sonraki dönemi hakkında. Bir de bu kitabın 1966 yapımı bir filmi varmış. Orijinal adı Sult. Son derece sadık bir uyarlama olduğu söyleniyor. Yakın bir zamanda onu da izleyeceğim.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,9bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bu kitabı okurken kendime dair farkına vardığım şey kapitalist sistemin zihnen çoktan kölesi olduğum. Çünkü 3 saatlik çalışma düzeni önerisini ilk okuduğum anda "yalnızca 3 saat mi ama bu çok az" diye bir düşünce istemsizce beynimde yankılandı. Sonra kendimi aklamaya çalışıp bir de "ama insan sevdiği işi yaparsa 3 saat az değil mi" diye de düşündüm üstelik. Boşuna dememiş Marx "Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri yok, kazanacakları bir dünya var." diye. Zihnimdeki göremediğim zincirleri kırmaya çalışmaya devam o zaman.
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Alfa Yayıncılık · 202110,2bin okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Georges Perec'in okuduğum ikinci kitabı. Kitabın adını bir çırpıda söyleyebilmek bile ayrı bir zorluk, buna rağmen çok iyi bir çeviriyle kitap elimize ulaşmış durumda. Çeviriyi yapan Cemal Yardımcı'yı kutlarım. Sıkılmadan, zorlanmadan, yüzde bir gülümsemeyle, Karabirşeyin haklı sebeplerle ama tembelce direnmek isteyişinin öyküsünü okudum. Güldürse de aslında bir dolu düşünce, eleştiri, savunma içeren ve savaş, insan doğası gibi konularda düşündüren bir eserdi.
Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?
Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?Georges Perec · Metis Yayınları · 2010323 okunma