bu ağaçlar kamburunda kaç aşığın
kalanın ve gidenin hatırasını taşır
yüreği kor olana
ayın sâyesi olur mu su gibi teselli
savrulmakta umutlarım
bir köksüz nilüfer misali
bulamadım içimde kalanı
içime döken bu ırmağın çaresini
ne büyük yanılgı, kendini bir parça
başkasını bütünün sanma hali
sustu sinemde uğuldayan, aciz rüzgarın sesi
ve karardı
yağdırsaydın bir yağmur yaldızlı gözlerinden
şu bir ağacı bile çok gördüğün kuraklığıma
salsaydın diri kuşlarını seması kara katran olmuş bulutlarıma
belki kardan beyaz tüylerim boyanmazdı karanlığa
içimde bağırttığım yalnızlık türkülerinin yankısı
biliyorum, senin denizinde yalnızca yanan bir geminin suya alevli bir yansısı
yanıltan, yıldıran ve yanık bırakan bu zamanda
takvimden akıp gidenlere miydi kinim bilmem
dağlara vurdum kederimi de ahımı da
kayalıklarımın iniltisi kavruk yüreğimde yük dolu bir kervan
bağım perişan bahçîvanım perişan
bundandır ki
ne leylanın ne şirinin olurum mûmuna pervanegân
toprağımdaki balçığa idi bunca haykırış bunca isyan
lakin
bu ruh soyunmuş artık korkularından
bir baharı karşılamakta
el,
pençe,
divan.
🕯️ebrar
“Işığa çok bakamıyordum, bu güneş bile gözlerimden içeriye girince, kendimden daha büyük bir karanlık denize düşmüş gibi derhal sönüyor ve içimin rengini alıyordu. “
ey gözlerinde âb-ı hayatı tattığım , yüreğimi alabora etmiş olan âfîf kadın
bu münferit aşığına yok mudur ?bademlerinden bir belâgat
benim ebhem dilimden çıkmaz âfitâb-ı cemâline bir çift laf
hâmûş can-u gönlümün hissi değildir lâfügüzâf
ben en şâhânesiyle meftûnum
tüm maşuklarından muzââf
eb🕯️
“ Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. “
“ Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu… Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. “
“ Dünyada tek bir insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde bir şey düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. “