Çağların Kahramanı ile birlikte üçleme de nihayet son bulmuş oldu. Kitaptan ne kadar memnun kaldığımaysa kendi içimde bile hala karar veremiyorum maalesef. Son kitap olmasından kaynaklı seriyle ilgili bütün soru işaretleri son derece mantıklı bir çerçevede giderilmiş diyebilirim. Son sayfayı çevirdiğinizde artık kafanızda hiçbir gizem kalmamış
Maymun Pençesi ve Diğer Öyküler, kısa hayalet öykülerinden oluşan keyifli bir kitaptı. Hemencecik, bir çırpıda okunabilecek bir kitap olduğu için yolculuklarda tercih edilebilir diye düşünüyorum ya da ortama heyecan katmak için arkadaşlarla yatıya kalınan bir gecede, loş bir ışık altında ortaya okunabilir.
Her ne kadar korku öyküleri anlatıyor olsa da öyle net bir korku hissi vermiyor kitaptaki öyküler ama -yine de uyarımızı yapalım- belki hassas insanların birazcık gerilmesine yol açabilir. Bende daha çok küçükken arkadaşlar arasında birbirini korkutmak için anlatılan hikayeleri hatırlattığı için sevimli ve nostaljik bir his uyandırdı.
Kitap bana kargomun yanında hediye olarak gelmişti. Öyle olmasaydı alıp okur muydum bilmiyorum ama o kadar keyif aldım ki iyi ki hediye edilmiş demeden edemeyeceğim. Çocuğunuz, yeğeniniz, kardeşiniz, öğrenciniz ya da öneride bulunabileceğiniz herhangi bir çocuk varsa etrafınızda, mutlaka önerin bence. Hatta büyük olarak siz de alıp okuyun; çocuklar için yazılmış demeyin. Biz büyükler için bile bilgi ne kadar keyifli elde edilirse o kadar cezbedici hale geliyor. Öğrenmenin keyif vermesi kadar güzel hissettiren hiçbir duygu da yoktur diye düşünüyorum kendimce.
Bu tarz kitaplar tam olarak bu sebeple harikalar. Küçük yaşlarda merak duygusunu desteklemek o kadar önemli ki çocuklarda tıpkı bunun gibi yaşlarına uygun kitapları okumak onlara tahmin edilenden çok daha fazla fayda sağlayacaktır.
Bütün başarı getiren fikirlerde, bütün yaratıcı hikayelerin altında merak ve hayal gücünün şüphesiz çok büyük bir katkısı var. Çocukları(mızı) ne kadar merak etmeye, çözüm bulmaya ve hayal kurmaya itersek o kadar başarılı, kendine güvenli, hür iradeli ve yaratıcı bireyler yetiştirmiş oluruz. Bu gibi bireylere de o kadar çok ihtiyacımız var ki...
Charles DarwinKathleen Krull · Martı Genç Yayınları · 2019211 okunma
Eugenie Grandet, kısaca cimrilik ve aşk üzerine yazılmış bir hikaye. Baba Grandet sağ olsun daha çok cimrilik üzerine de diyebiliriz konusuna çünkü aşk kısmı biraz fazla havai bir havayla başlayıp upuzun süren boş bir bekleyişin ardından haddinden fazla acı getirerek (tek taraf için) son buluyor.
Asıl konu cimrilik üzerine olunca ister istemez kitabı Moliere'in Cimri'siyle (Harpagon karakteriyle) karşılaştırma isteği duydum ben ve sanırım kazanan Moliere'in Harpagon'u oldu. Onun cimriliği daha iyi işlenmişti bence ya da daha eğlenceli bir anlatımı olduğu için bana öyle geliyor emin değilim ama yine de tercihim ondan yana olacak. Zaten onun sonu da daha tatmin edici bitmişti.
Eugenie karakteri kendisine hayatı zehir etmek yerine mutluluğa kavuşacak bir yol arasaydı bu kitap da geriye çok daha güzel duygular bırakarak rafa kalkardı herhalde ama umduğum sonu bulamadım ben. Charles karakterinden bahsetmek bile istemiyorum bu arada çünkü tam bir hayal kırıklığıydı.
-
Şimdi biraz da Balzac'tan bahsedelim. Tanıdığım bir yazar diyemem kendisine ama sanırım betimlemeleriyle ünlü kendisi. Başta bu betimlemelerin içinde boğulur muyum ben diye düşünmedim desem yalan söylemiş olurum ama sayfalar ilerlerken hepsine alıştım. Zaten hikaye ilerledikçe betimlemeler de oldukça azaldı.
Bütün her şeyi göz önüne alınca memnun kaldığım bir okuma oldu diyebilirim kendi adıma. Hemen alıp okuyun, vakit kaybetmeyin diyemeyecek olsam da gönül rahatlığıyla herkese önerebilirim.
Eugénie GrandetHonore de Balzac · Can Yayınları · 20213,049 okunma
Kitabı ipucu vermeden anlatmak çok zor ama şansımı bir deneyeceğim.
İsmi boşuna Kuşatma değilmiş öncelikle. Bütün kitap Lord Hükümdar'ın ardından ne yapacağını bilemeyen Luthadel halkının üç farklı ordu tarafından 700 sayfa boyunca kuşatma altında kalmasını anlatıyor.
Konu nerdeyse adım adım ilerliyor. İlk kitap kadar keyifle okumadım üstelik
Her şeyden önce kitabın minicik bir boyutu var. Tam olarak cep boy diyebileceğimiz kadar. İçeriğinde ise ele alınmış onlarca konu 5-10 cümlelik minicik özetlerle anlatılmış ve her konu için bir resim eki mevcut. Okurken sanki müze geziyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Tabi ki gerçek bir müzeyi gezmenin keyfiyle asla yarışamayacak olsa da broşürleriyle yarışır kıvamda diyebilirim.
Peki bütün bunlar kitabı almak için yeterli olmuş mu diye soracak olursanız; olmuş bence. Elbette herhangi bir araştırmanız için kaynak olarak kullanmayı düşünmüyorsanız.!
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi, filmi sayesinde oldukça popüler olmuş bir kitap. O yüzden konusu hakkında bir şeyler yazma gereksinimi pek hissedemiyorum. Sadece kısaca şöyle diyelim; herkesin az çok bildiği gibi hikayemizin ana karakteri olan Benjamin Button yaşlı bir adam olarak doğup babasının az daha kalbine indirecekken küçük bir bebek olarak kendi oğlu tarafından utanç kaynağı gibi görülerek ölüyor. Tıpkı normal bir insan gibi inişler ve çıkışlarla dolu bir hayat yaşıyor aslında ama tahmin edebileceğiniz gibi hayatının büyük bir bölümü normal bir insanınkinden çok daha sıkıntılı geçiyor. Hepimizin yaşadığı beni anlamıyorsun'lu yaş sendromlarını o çok daha buhranlı bir süreçle geçiriyor çünkü aslında olduğuyla göründüğü yaş birbirinden siyah ve beyaz kadar zıt.
Ben kitabın daha detaylı bir hikaye anlatacağını düşünmüştüm ama filminden bile daha az detay vardı sanki. Yine de oldukça dikkat çekici bir hikaye. Zaten 20 dakikada okunabilecek bir kitap. Kısa bir otobüs yolculuğu yapacağınız sırada okuyabilirsiniz bence. Hem taşıması kolay hem de okuması. Boşa geçen zamanınızı kaliteli hale getirmek için son derece iyi bir tercih olacaktır.