'O zavallı, modernlik öncesi insanların çıldırmış, kötü ve sefil durumda oluşlarına şaşırmamak gerek. Dünyaları; rahat yaşamlarına, akıllı, erdemli ve mutlu olmalarına izin vermiyordu. Anneler ve aşıklar, uymak üzere şartlandırılmadıkları yasaklamalar, baştan çıkaran ihtiraslar ve yalnız pişmanlıklar, salgın hastalıklar ve sonsuz yalnızlaştıran acılar, belirsizlikler ve yoksulluk; işte bütün bunlar onları güçlü hislere zorluyordu. Böyle güçlü hislere (güçlü ama tek başına; umutsuz, bireysel bir yalnızlık içinde), nasıl istikrarlı olabilirler?'
'Dünya babalarla doluydu, o yüzden de mutsuzlukla doluydu; dünya annelerle doluydu yani sadizmden namusa kadar uzanan bin bir türlü sapıklıkla doluydu; erkek ve kız kardeşlerle, amcalarla ve halalarla doluydu, yani delilik ve intiharla doluydu.'
Uzayın bir yerlerinde başka medeniyetler varsa bile, neden insanlıkla temasa geçmek isteyeceklerdi ki? Biz birbirimize böyle davranıyorken, uzaydan gelen pörtlek gözlü yaratıklara karşı ne kadar nazik olabilirdik?