Uzun bir ömür sürdüm, Bay Markos ve öğrendiğim bir şey varsa, o da şu: Bir başkasının yüreğini, yüreğinden geçenleri yargılarken kişi bir miktar da olsa alçakgönüllülükten ve yardımseverlikten nasibini almış olmalı.
Baba'nın dünyası amansızdı. İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile. Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti.
“Şadbağ’ın ortak kuyusundan kovayla su çekmek için her hafta saatlerini harcayan Abdullah’ın, suya yalnızca bir bilek hareketiyle ulaşabildiğin bir yaşamı aklı almıyordu.”
“Çünkü en önemsiz olaylarda bile, ufacık bir şüphe her zaman üzüntü verir ve bu durumda olduğu gibi, şüphenin kolayca engellenmesi mümkünse, bunu başından yapmak en iyisidir.”
"Proleterlerin korkulacak bir yanı yoktur. Kaderlerine terk edilmiş olan proleterler, yalnızca başkaldırı dürtüsünden yoksun olarak değil, aynı zamanda dünyanın daha farklı olabileceğini kavrama gücünden de yoksun biçimde kuşaklar ve yüzyıllar boyunca çalışacak, üreyecek ve öleceklerdir. Proleterler, ancak sanayi teknolojisinin gelişimi onların daha ileri düzeyde eğitilmelerini gerekli kılsaydı tehlikeli olabilirlerdi; ama askeri ve tecimsel rekabet artık önemini yitirdiği için, halkın eğitiminin düzeyi düşmektedir. Kitlelerin ne düşündükleri ya da ne düşünmedikleri, ilgilenmeye değmez bir sorun olarak görülmektedir. Bir düşünceleri olmadığı için onlara düşünsel özgürlük tanınabilir."