Aydaki Kadın isimli kitabını okuyup kitaplığıma kaldırdım. Eser Tanpınar'ın dört bin sayfalık müsveddelerinden öğrencisi Güler Güven tarafından toparlanarak son halini almıştır.
Kitap aslında Temmuz ayının son gününü, yalnızca 24 saat içerisinde yaşananları anlatıyor. Anlatıcı bu zaman diliminde toplam 3 kez geçmişe gidiyor ve geçmiş olayları bizlere aktarıyor. Bakıldığında roman 3 davet gecesi etrafında şekilleniyor. Baş kahramanımız Selim, Selim'in kendi iç dünyası, unutamadığı aşkı Leyla, arkadaşları, dönemin siyasi yansımaları akıcı bir dille anlatılıyor.
Tam anlamıyla bir Tanpınar romanı olanı eser iki ana bölümden ve bir de Ekler'den oluşuyor. İlk bölümü İç İçe, ikinci bölümü Karşı Karşıya isimlerini taşımakta. İkinci bölüm biraz daha akıcı diyebilirim.
Bu roman Tanpınar'ın günlükleriyle birlikte okunduğunda, günlük olayların, kişilerin nasıl romana sızmış olduğunu, özellikle ikinci bölümünün kendi hayatıyla yakın bir ilişkisi olduğunu görebiliyoruz.
İnsan insana tahammül edemez. İnsan insana muhtaçtır. İnsan insana yüklenir, insan insanla yaşar. Bütün felâketimiz ve tezatlarımız burada. Daima birbirimizle haşır neşiriz ve birbirimize bir türlü tahammül edemeyiz.