Leyla diyorsam kesik yanaklarıyla Leyla
Üç köşeli dünyasıyla
Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla
Leyla diyorsam şu bizim gerçek Leyla
Biz seni işte böyle seviyoruz Leyla
O gitti bize ağlamak kaldı kala kala
Arjanov oturduğu yerin altından vişne dalından yapılma kurumuş, yer yer çizilmiş, kabuğu yontulmuş kahverengi bir kırbaç sapı çekip gösterdi:
İşte bu hale geldi! Adamın canı buna bakmak bile istemez. İnsan da öyledir. Bir garipligi, bir özelligi olmasa, o da işte bu kırbaç sapı gibi çıplaktır, zavallıdır. Bak, Nagulnov yabancı bir dil öğreniyor, o da bir gariplik değil mi? Kramoskov dede yirmi yıldır kibrit kutularını biriktiriyor, bu da bir başka gariplik. Sen Luşka Nagulnova ile dalga geçiyorsun, bu da bir başka gariplik. Bakarsın sarhoşun biri sokakta yürüyor ayağı tökezlene tökezlene, sırtı ile çitlere sürüne sürüne gidiyor, işte bu da bir gariplik. Bir insanı kendisine özgü olan bu garipliklerden yoksun et, bak ne oluyor? Çıplak anlamsız bir şey haline geliyor. İşte bu kırbaç sapı gibi. Yaa, işte böyle oğlum! Sayın başkanımız...