Paranın masum bir aşka tercih edilişi... Kitabın son on sayfası resmen hüzün. Yapma güvercin,gitme güvercinim demek istedim!
Kitapta kendinden önce sevdiği kadını düşünen yoksul bir memur görüyoruz. Paltosunun düğmesi,çizmeleri,kaldığı yoksul mutfak dairesi bize çok yoksul bir hayat portesi çiziyor. Bu yoksulluğun arasında da güçlü bir aşk.
Kadın alma dedikçe alan bir adam. Kadın ihtiyacım yok dedikçe adam daha çok alıyor. Zaten aşk bu değil midir? Önceliklerimizi kendimizden “o”na çevirmek. Ben demeden “biz” demek.
Yer yer durağanlaşsa,konudan uzaklaşsa hatta aşktan uzaklaşılsa bile son sayfaları değer biraz durağanlığa.
O yalnızlığın,onsuzluğun ölümden beter oluşunun tasviri çok güzeldi. Siz gideceğinize keşke kalbimi sökselerdi diyor son sayfalarda. Ayrılık zaten bu değil midir? Kalbimizi de götürür giden. Biz sol yanımız boş yaşamaya çalışırız. Sol yanı eksik kalan biri ne zaman tam olur? Sol yanına kavuşunca. Ben aynen bu duyguları hissettim,hissettirebilen koca Dostoyevski’ye sonsuz teşekkürler!