İnsanlar böyle hikayelerden çok mazlumların kazandıkları hikayeler isterler, oysa tarihte adalet yoktur. Geçmişteki kültürlerin çoğu, er ya da geç onları tarihin çöplüğüne gönderecek acımasız imparatorlukların ordularına yem olacaktır.
Benim insan aşkım sürekli bir kendimi mağlup ediştir. Ama benim yalnızlığa ihtiyacım vardır; yani iyileşmeye, kendime dönmeye, özgürce, hafif hafif esinden bir havanın nefesine…
Eğer güçlü ve zeki olmasaydınız ve bu gücünüzü göstermemiş olsaydınız o zaman bu kadar da korkmazdınız. Korku nedir sanki? Korku güç olmadan var olabilir mi? Korku gücün kızkardeşidir!
Bu hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Büyük sevdaların bedeli büyük acılardı, büyük hırsların bedeli büyük kayıplardı, büyük umutların bedeli yalnızlık dolu uzun yıllardı. Ama her şeyden önemlisi, masumiyetin de bedeli ağırdı, zalimliğin de...
Anladım ki; insanın en büyük düşmanı malıdır avukat hanım, Muzaffer Bey parası yüzünden yaşayamadı, sevemedi, inanamadı, evlenemedi, sonunda para yüzünden kendi fişini çekti.
Dünya, sevmek ve sevilmek şansına sahip olup, onu yakalamayı bilmeyenlerle ya da o şansı yakaladıktan sonra boşa harcayarak, ömürlerinin geri kalan bölümünü üzücü biçimde pişmanlık duyarak geçirenlerle doludur.