Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emülay Dagkesen

Emülay Dagkesen
@emulaydgksn
~Hacettepe Üniversitesi
496 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
192 syf.
·
Puan vermedi
Henüz yirmi yedi yaşındayken bir düello sonucu hayatını kaybeden yazarımızın ilk ve tek romanı Bir kahraman düşünün ki kaba, ilgisiz, umursamaz, bencil... "Bu nasıl kahraman ya!" dediğinizi duyar gibiyim. olmasına rağmen hayata karşı meraklı, umursamaz olmasına rağmen duygulu, bencil olmasına rağmen dostlarını önemseyen bir kahraman. Tüm bu özellikler onda aynı anda hayat buluyor. Başlarda bu kibrin ve kötülüğün sebebini merak etsek de 127.sayfada -bence kitabın en vurucu sayfası- yazar bize içini döküyor ve onu biraz da olsa anlamamızı sağlıyor. İşte kahramanımız Peçorin kitapta kendi eliyle yazdığı duygularına yer veriyor. Her ne kadar kötü bir karakter olarak tasvir edilse de insan okurken bazı yerlerde onunla yakınlık kurmaktan, hemfikir olmaktan kendini alamıyor. Özellikle düşüncelerini yazdığı sayfalarda çizilmeye layık çok sayıda satır var. Farklı bir lezzet arayanlara kesinlikle tavsiyemdir. Şimdiden keyifli okumalar
Zamanımızın Bir Kahramanı
Zamanımızın Bir KahramanıMihail Yuryeviç Lermontov · Can Yayınları · 20204,458 okunma
Reklam
296 syf.
·
Puan vermedi
Andrew Martin yıllardır hiç kimse tarafından çözülememiş dünyanın en büyük matematik bilmecesini nihayet çözdüğü gün esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluyor. Bir süre sonra bulunuyor ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildir, kendisi bile... Ünlü matematik profesörü Martin; Reimann hipotezini çözmeyi başardığında sevincini ailesi ve yakın arkadaşıyla paylaşır. Ancak bir problem vardır. Dünya bu çözüme henüz hazır değildir ve bu başarı insanlığın başına büyük işler açabilir. İşte bunun önüne geçmek için diğer gezegenlerden yabancı bir tür Andrew Martin'i, ailesini, arkadaşını kısaca hipotezden bahsettiği kim varsa onları öldürmek amacıyla görevlendirilir ve dünyaya gönderilir. Hikayemiz de böylelikle başlamış olur. Dünyaya gelen bu yabancının başta olmayan duygularının sonradan oluşmasını, insanlığa ve insanlara bakış açısını, dünya hakkındaki görüşlerini okumak oldukça keyifliydi. Basit bir kurgunun üstüne o kadar güzel cümleler ve derin anlamlar işlenmişti ki okurken hiç bitmesin istedimAyrıca satır araları bir sürü güzel mesajlarla doluydu. Son derece akıcı bir üslupla yazılmış bu fantastik tadında eseri çok seveceğinize eminim.
İnsanlar
İnsanlarMatt Haig · Domingo Yayınları · 20237bin okunma
164 syf.
·
Puan vermedi
Ne güzeldi 90'lı yıllarda çocuk olmak...Kaset, radyo dinleyip akşam ezanına kadar sokakta oynamak...Dondurmaları çubukta yazan bedava yazısını görmek ümidiyle alıp, bir top peşinde saatlerce koşturmak... İşte Umut ve Mahir de öyleydi. İki dost ,iki kardeş misali el ele can cana geçirdiler günleri. İkisinin de yaraları vardı, ikisi de hayattan alacaklıydı. Hayat hiç de adil olmayan yerlerden vurmuştu ikisini de. Bu yüzdendi birbirlerine bu denli tutunmaları. Mahir'in sıradan başlayan bir günü gazetede okuduğu haberle birlikte tamamen değişir.Hikaye de bunun ardından başlar. Yolumuz Gaziantep'e kadar uzanır. Zaten biraz aksak başlayan hayatları bambaşka bir yöne evrilir ve ansızın temiz, çocuk yürekleri taşıyabileceklerinden daha ağır bir yükle dolar. Okurken insanı duygudan duyguya sürükleyen, hem eski günlere götürüp güldüren hem de hüzünlendiren, hiç beklenmedik bir sonla da okuru şaşkına uğratan sıcacık bir kitap Şimdiden keyifli okumalar dilerim
Umut Gözyaşları
Umut GözyaşlarıYunus Emre Altınbaş · Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık · 202218 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
744 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap yazılana kadar dünyanın hiçbir dilinde gotik tarzda yazılmış bir kitap yoktu. Evet şu an gotik tarzın dünyadaki ilk örneğine bakıyorsunuz. Kolay okunan, nasıl bittiği anlaşılmayan klasik arayanlar; bu gönderim sizin için Yazarımız her ne kadar ön plana çıkamamış olsa da kendisi İngiliz edebiyatının ilk polisiye ve duygusal gerilim
Beyazlı Kadın
Beyazlı KadınWilkie Collins · Can Yayınları · 2018707 okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
Tüm insanlığın, özellikle ülkemizin kanayan yarası göçmenlerin, mültecilerin şişme bir botla çıktığı, ölümün umuda karıştığı, çoğu zaman da galip geldiği trajik bir yolculuk bu hikaye... Mustafa Bodrum'un bir köyünde geçimini balıkçılıkla sağlayan, denize sevdalı, denize vurgun, denize tutkun ama evladını da denize kurban vermiş yüreği yaralı bir babadır. Mesude ise severek evlendiği ama evlat acısından sonra bir türlü kendini toparlayamadığı biricik eşi... Bir göçmen faciası sonucunda Mustafa'nın "ağına" bu kez balık değil bebek takılır. Evladını alan deniz ona bir bebek vermiştir. Peki bundan sonra ne olacak, Afgan bebeğinin kaderi nasıl bir hal alacak? Devamında olaylar çok hızlı bir şekilde gelişir. Yazar diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de toplumsal sorunlara değinmiş. Tüm dünya önünde kıyıya vuran Aylan bebek gibi burda da denizde bulunan Afgan Samir bebek, göçmen sorunu, gün geçtikçe pıtrak gibi çoğalan balık çiftlikleri, doğaya acımasızca saldıran şirketler, deniz kirliliği, balon balığı istilası gibi son derece önemli konular ele alınmış. Ama maalesef Livaneli'den beklenmeyecek kadar yüzeysel anlatılmış. Bu gibi son derece önemli ve güncel konuları daha derin işlese eminim bu kitap dünya çapında satan ve tüm dünyaya bu trajediyi duyuran bir eser olurdu. Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Balıkçı ve Oğlu
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,8bin okunma
Reklam
59 syf.
·
Puan vermedi
"Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun? dedi." Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı." "Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim. Değildi... O öyle sanmıştı. Her şeyi yarım bırakmaya alışmış olan bu adam Müzeyyen'de tamamlanacağına inanmıştı. Yazıldıktan sonra sinemeya da uyarlanan bu eser buruk bir ayrılık hikayesini konu ediniyor. Ana karakterin sürekli kendi kendisiyle konuşması, başına gelen olaylara şarkılarla filmlerle örnekler vermesi, sık sık içsel konuşmaların yer alması çoğu okura karmaşık gelebilir ama zaten ana karakterimiz de kafası karmakarışık bir kişi olduğu için bu durum kitaba çok güzel yansımış. Farklı türde bir şeyler okumak isteyenlerin çok beğeneceğini düşünüyorum. Şimdiden keyifli okumalar Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu? Bana ait tek kişilik bir iskemle, oda yok muydu bu dünyada' Ne olmuştu da "Seninle dünyanın her yerine gelirim," diyen Müzeyyen, durduğu yerden çekip gitmelere başlamıştı' Zaten bu hayatta, her zaman bir şeyler eksikti. Ya da bana öyle gelirdi'
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,3bin okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
İngiltere'nin uçsuz bucaksız fundalığında bulunan yüz odalı, kasvetli bir saray... Geceleri duyulan gizemli ağlama sesleri... On yıldır kapısı kilitli duran, kimsenin giremediği, keşfedilmeyi bekleyen gizli bir bahçe... Mary; Hindistan'da doğmuş, anne baba sevgisinden uzak bir şekilde hizmetçiler tarafından büyütülmüş, her istediğini yaptıran şımarık, huysuz, sevimsiz bir kızdır. Bir salgın sebebiyle sahip olduğu herkesi kaybeder ve tek akrabası olan İngiltere'deki eniştesinin yanına gönderilir. Böylelikle hem Mary'nin hem de biz okurların yolculuğu başlar Sarayda tanıştığı insanlar ve yeni hayat düzeniyle beraber Mary'de inanılmaz bir değişim meydana gelir. Kendini tanımaya başlar, aslında hiç de istediği bir şekilde yetiştirilmediğini, sadece ona öğrettikleri şekilde hayatı algıladığını fark eder. Yaralarını kendini ve yaşadığı çevreyi severek saran Mary, bunu etrafındakilere de aşılar. Bahçeyi ve kendilerini keşfetme yolculukları eş zamanlı gerçekleşir. Gizli Bahçe etrafında birleşen onlarca yürek kopmaz bağlarla birbirine ve hayata bağlanır. Yetişkin, çocuk farketmeksizin okuyan herkesin kalbini sıcacık yapan bu eseri okumanızı tavsiye ederim
Okurcaizler
Okurcaizler
iyi ki beni bu kitapla tanıştırdın Gül ektiğin yerde evlat, devedikeni büyüyemez' Bir şeyi tekrar tekrar söyleyerek ve zihnine sonsuza dek yerleşene kadar düşünerek öğreniyorsun, sanırım' Elbette dünyada sayısız sihir olmalı ama insanlar bunun neye benzediğini veya nasıl yapılacağını bilmiyor. Belki de başlangıç, güzel şeyler meydana gelinceye kadar güzel şeyler olacağını söylemektir sadece'
Gizli Bahçe
Gizli BahçeFrances Hodgson Burnett · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20217,5bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Şehirler kurulup yıkılıyor, medeniyetler gelip geçiyor. Kimi iz bırakıyor yeni gelenler o izler üzerinde yükseliyor. Kimi tarihe karışıp geride toz zerresi bile bırakmıyor. Bir yandan yeni bir hayat başlıyor, başka bir yerde hayatlar son buluyor. Kimi Tanrı'sına dua ve şükür ederken, bir başkası hala Tanrı'sını arıyor. Peki kim bu Başkalarının Tanrısı? Deli gibi aşık olduğu adam onu artık başka erkeklere "satamasın" diye bacaklarını kesen Efsun abla. Hayatını her gece başka başka erkekler aracılığıyla kazanan Hülya. Geçmişini, nereden gelip nereye gittiğini hatırlamayan, hafızasını yitirmiş Adnan abi, kurulu düzenini, evini, ailesini, işini terk eden şair Musa, hayatı çöpte başlayan bir bebek... Türlü sebepler ve olaylar vesilesiyle yolları kesişmiş bu beş insanın yaşam mücadelesini, hayata tutunma çabalarını, sokaklarda geçen günlerini okuyoruz bu eserde. Her birinin hayatı algılama biçimleri, hayat hakkındaki görüşleri, tecrübeleri, aralarında geçen konuşmalar bizi de yaşama dair bir sorgulamaya itiyor. Farklı tatta bir şeyler okumak isteyenlere kesinlikle öneriyorum
Başkalarının Tanrısı
Başkalarının TanrısıMine Söğüt · Can Yayınları · 20223,218 okunma
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Türkiye'nin en çok yarım bırakılan kitabı Tutunamayanlar'a tutunmamın hikayesidir. Hayatının ciddiye alınmasını isteyen, hayatı boyunca acele ettiğinden her şeye geç kalan, yaşarken anlaşılmayı bekleyen, büsbütün erimeye razı olmadığından arkasından bir şeyler bırakmaya çabalayan, yalnız başına oradan oraya savrulmaktan yorulup tutunacak
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062bin okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
On sene süren Troya Savaşı'nın on senede yazılan hikayesi: Akhilleus’un Şarkısı Ana karakterlerden biri olan Patroklos; babası için hayal kırıklığı olan, güçsüz, ufak tefek, silik bir prenstir. Bir gün bir kaza sonucunda Phthia' ya sürgün edilir. Ana karakterlerden diğeri olan Akhilleus ise Patroklos'un sürgün edildiği ülke olan Phthia kralının oğludur. Yani o da bir prenstir. Ama Akhilleus Patroklos'un tam tersi özelliklerle donatılmıştır. Annesi bir Tanrıça olan Akhilleus güçlü ve sağlam bir bedene, yakışıklı bir yüze, güzel bir sese ve daha nice yeteneklere sahiptir. Ama onun en bilinen özelliği yaşadığı dönemin en yenilmez savaşçısı olduğudur. Sarayda yolları kesişen bu iki prens birbirlerine yoldaş olurlar ve böylece hikayemiz başlar. Eser Patroklos ve Akhilleus’un aşkının merkezde olduğu ve etrafında yaşanan Troya Savaşı'nı anlatıyor. Mitoloji bilmeyenlerin bile okumakta zorlanmayacağı, akıcı bir anlatım ve sürükleyici bir hikayeye sahip bu kitap. Beni en çok etkileyen karakter ise aşkı, dostluğu, fedakarlığı, iyi yürekliliği, akıllılığıyla okuduğum Patroklos oldu. Sizin favori karakteriniz kimdi? Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar
Akhilleus’un Şarkısı
Akhilleus’un ŞarkısıMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202013,5bin okunma
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
Nabizade Nazım'ın yazdığı ve 1984'de yayımlanan, edebiyatımızın ilk psikolojik roman denemesi olan Zehra ile geldim Zehra; hırçınlığı, kıskançlığı ile bilinen güzeller güzeli bir genç kızdır. Suphi ise iyi eğitim görmüş, yakışıklı bir beyefendidir. Bu iki genç ilk görüşte birbirlerine aşık olup evlenirler. Evliliğin ilk dönemleri çok güzel geçer. Bir süre sonra eve alınan bir cariye sebebiyle (!) her şey alt üst olur. Olaylar da burdan sonra gelişmeye başlar. İhanetin, kıskançlığın, ne istediğini bilmeyen, sadık kalmayı beceremeyen bir erkeğin mutlu ve huzurlu bir aileyi nasıl darmadağın ettiğini, birçok insanın hayatında onarılmaz yaralar açtığını ibretlik bir şekilde okuyoruz. Yer yer yazarın bazı tutumları, kadınları cinsel bir obje gibi göstermesi, aşağılaması, basitleştirmesi, aldatan erkeği mazlum gösterme çabaları beni rahatsız etse de eseri yazıldığı dönemin zihniyetine göre eleştirdiğim için okumaya devam ettim. Evet kurgu basit, anlatılan konu bazı yerlerde neredeyse iğrenç, paragraflar arasında yer yer kopukluk var, başta bahsedilen bazı detaylar sonradan hiç işlenmediğinden göze çarpan eksiklikler de var ama madem bu romanın unvanı "İlk psikolojik roman denemesi" ben de bu yönden değerlendirirsem karakterlerin psikolojik tahlilleri iyi işlenmiş. Okumayı düşünenlere şimdiden keyifli okumalar DİPNOT: Rabbim hepimizi Suphi gibi erkeklerden korusun
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911,4bin okunma
318 syf.
8/10 puan verdi
Büyük bir beklentiyle başladığım ama benim için içerik yönünden sınıfta kalan bir eser olan Semerkant'ın yorumuyla geldim. Kitap dört bölümden oluşuyor. İlk iki bölümde Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk üçlüsünü yoğun bir şekilde okuyoruz. Son iki bölümde ise Ömer adında bir Amerikalının Hayyam'ın rubaiyatlarını araması,
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,8bin okunma
345 syf.
·
Puan vermedi
Murat Menteş ile tanışma kitabım olan Ruhi Mücerret ile geldim Biraz komedi biraz aksiyon barındıran romanımızın konusu bir türlü ölemeyen ama bunu hayatta kalmaktan daha çok arzulayan savaş gazisi Ruhi Mücerret ve onun etrafındaki olaylar ve kişiler ile şekilleniyor. Mizahi cümlelerin altına derin mesajlar, anlamlı sorgulamalar bırakan yazarımızın dilini ve üslubunu çok beğendiğimi söylemeliyim. Zekice kaleme alınan ve günümüzde de birçok olay ve duruma ince dille gönderme yapılan altı çizilecek bir sürü cümle mevcut. En güzeli ise tüm bunlar nefis bir kurgu ile bizlere sunulmuş. Bazı eserlerde benzetme ve betimlemelerin anlatımı bölmesi ve yavaşlatması birçok okuru sıkar ama Murat Menteş bunu öyle güzel dengelemiş ki sıkılmak bir yana sayfalar arasında uçarak ilerliyorsunuz. Acı, tatlı, hüzün, mutluluk, macera, cinayet, komedi gibi hayatın içinde var olan tüm bu duyguları içinde barındıran Ruhi Mücerret'i okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Ruhi Mücerret
Ruhi MücerretMurat Menteş · Alfa Yayınları · 202015,5bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Jack Londan'ın kaleminden, kısacık bir öyküyle geldiimm Kitabımızda Akatan reisi olan Naas'ın karda, buzda, soğukta başından geçen maceralar anlatılıyor kısaca. İlk yirmi sayfa boyunca "Ben ne okuyorum?" modundaydım. Olaylar birbirinden fazlaca kopuk ve bağımsızdı. Sonrasında Naas'ın hikayaye dahil olup başından geçenleri anlatması kitaba biraz şekil verdi. Jack London'u seven biri olarak söylemeliyim ki bu kitap maalesef hayal kırıklığıydı️ Ama kırk sayfa gibi kısa süren bir öyküde güzel ve anlamlı mesajlar vermek de sadece Jack London gibi birkaç ustanın yapabileceği türden bir iş. O yüzden sonuna kadar okudum. Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Bir Kuzey Macerası
Bir Kuzey MacerasıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,7bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
Halide Edip'in Kurtuluş Savaşı'nda orduda gönüllü onbaşı rütbesiyle görev yaptığı sırada kaleme aldığı, mürekkebi kandan olan, Kurtuluş Savaşı' nın ilk romanı Ateşten Gömlek... Hikayemiz sıradan bir memur olan Peyami'nin ağzından anlatılıyor. Peyami, annesinin onu Ayşe adındaki bir kızla evlendirmek istemesinin üzerine
Ateşten Gömlek
Ateşten GömlekHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 202023,6bin okunma
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.