Bir gün elinde kahven ve yüzündeki sessiz gülümsemeyle, kimsenin yarım, eksik sevgisine kendini muhtaç etmediğin için, doğana uymayana uymadığın için, seni sen yapan taraflarını kabul edemeyenleri hayatından uğurladığın için, kendine teşekkür edeceksin.
''Yuvarlaktan bir annem vardı benim...
Kareden bir babam...
Vahşetten ağabeylerim...
Keşkelerden kız kardeşlerim...
Derin bir kuyuda yaşardık
Arzın merkezinde ateşle kaynardık.
O yüzden sıcacığım.
Bana dokunanı o ateşle yakacağım.''
“Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.”
“iyi değilim ama kötü de değilim. havanın kapalı olup da yağamaması gibi. sevinemiyorsun da üzülemiyorsun da. böyle içinde bir şey eksik de anlayamıyorsun ama biliyorsun bunu. arada kalmışlık, hiçlik, nedensizlik ve nereye gittiğini bilmemezlik. bir karmaşanın içindeymiş gibi.”
Dostum, ben göründüğün gibi değilim. Görüntüm ise, üzerinde taşıdığım, beni senin merakından ve benim ihmalimden koruyan, özenle vurulmuş bir giysiden başka bir şey değildir.
#halilcibran
#meczup
Öyleyse, bu çelişkiler ve belirsizlikler karşısında, yaşama konusundaki kanı ile onu bırakmak için yapılan edim arasında hiçbir ilişki bulunmadığına mı inanmalı?
…umutsuz kişinin bir dostu kendisi ile ilgisiz bir tavırla konuşmuş mudur, konuşmamış mıdır, bilmek gerekir. Suçludur o. Çünkü böyle bir davranış henüz askıda bulunan tüm hınçları, tüm bıkkınlıkları hızlandırıvermeye yetebilir.