Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erhan Keklik

Erhan Keklik
@erhankeklik
Her Sivaslı gibi İstanbul'da yaşayan Atatürkçü bir genç.
Profesyonel Öğrenci biraz da Muhasebeci
Bartın Üniversitesi İktisat / Bülent Ecevit Üniversitesi Çevirmenlik
İstanbul
İstanbul
12 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
... bilinmezlik insanı önceden kestirilebilen her türlü tehlikeden daha çok ürkütür.
Reklam
An gelir insan çalışamayacak durumda olur, fakat işte o an, o insanın geçmişteki başarılarını hatırlamak ve ileride engeller ortadan kalktığında daha bir gayretle, daha çok çalışacağını düşünmek için en uygun andır.
Yalnız biri için korkularından korunabilmek için sarılacak bir dal bulmak o kadar muhteşem bir şeydir ki !

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazı anlar vardır ki kader işte o anların içinde kendini gösterir. Bazen bu anların karanlık bulutlar gibi size, sıkkınlıkla size yaklaştığını fark edebilirsiniz. Bazen bu bulutlar dağılır, uzaklaşır ve havada asılı kalırlar... Ancak o bulutlardan kaçamazsınız.
Kendi kendime bile yetemediğim ne kadar çok şey var.
Reklam
Çocuklar bu hastalıkları atlatırken büyükler onlar kadar şanslı olamıyor.
Bir insanı iyileştirecek en etkili şey mutluluktu ve bir başkasını mutlu etmek de mutlulukların en büyüğüydü.
Dünya yıkılıp giderken, her şey kötüleşirken insanın kendi yararına çalışması büyük bir suçtur.
" Ve senin gibi insanlardan, hatta onların en iyilerinden bile bir şey istemek zordur. "
" İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız. "
Reklam
" Bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar, özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar. "
Varlığını o güne kadar harita üzerinde hemen hiç kimsenin algılamamış olduğu bu küçük kent, belki de şimdi tarihinde ilk kez dünyaya ünlü bir adamı göndermiş olmanın onurunu kazanabilirdi.
“Murhpy soluk soluğa uyandı, bir an için nerede olduğunu anlamamış gibi çevresine bakındı. Girişteki aralıktan dışarıda ışık gördü ve sırt çantalarını kenara itti. Dışarı çıktı; ellerini parıltıdan kamaşan gözlerine siper etti, derin bir nefes aldı. Gözleri bir süre sonra parıltıya alıştı ve önlerindeki pek derin olmayan vadinin ilerisindeki kayalara doğru baktı. Birden nefesi kesilir gibi oldu. İşte oradaydı. Nuh’un Gemisi…”