Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Eshade
Eshade
@eshade
sonra yosunun latincedeki adı laminarya.
puslubakis.wordpress.com
Zavallı Doru! Doru, kurtlar tarafından parçalanan Çılkır, Duran emmi, kimsesiz yılkılıklar… Bir solukta okunup biten kitap okuru farklı duygulara sürüklüyor. Kimi zaman Üssüğünoğlu İbram’a öfke doluyor içiniz, kimi zaman Demirkır karşısında yenilen Çılkır’a üzülüyorsunuz, yabanda bir başına kalan Doru gibi içiniz ürperiyor, yılkılıklar gibi içinizi kurt korkusu sarıyor… Bütün bunların dışında kitabın üslubu özellikle Orta Anadolu ağzı çok farklı bir tat bırakıyor.
Herkesin kendisinden bir parça bulabileceği okurken zaman zaman boğazın düğümlendiği beş ayrı öyküden oluşuyor kitap. Ses’te Sivaslı Ali’yi, Köpek’te genç bir çobanı, Sıcak Su’da Emine’yi, Mehtaplı Bir Gece’de ölmek için ıssız bir yer arayan kimsesiz adamı ve son olarak Köstence Güzellik Kraliçesi’nde ise zavallı Marina ve Bekir gibi peşinden şehir şehir dolaşan Gravila’yı görüyoruz. Kısa ama tesiri çok uzun süre hafızlarda kalacak bu beş öykü insanda garip bir burukluk bırakıyor.
kendime hediyemdir!
Doğum günüm ve kendime hediyem!
Alper Gencer ile tanışmam takribî 2017 yılına denk geliyor. O zamanlar şiirlerini çeşitli bloglar üzerinden okuyordum. Gece uyurken şiir dinleme alışkanlığını da o zamanlar kazanmıştım. Dilvegam yani Yavuz abinin sesinden Alper Gencer'in ''deli gibi uykum var nermin, talan dünya, gülten'e giderken yolda, hızır durağı, sıradaki ezan sevip de kavuşamayanlara gelsin'' gibi şiirleri dinler, uyurdum. Yavuz abinin sesi Alper Gencer'i daha çok sevmeme neden oldu. Bkz. youtube.com/playlist?list=P...
Bütün bunların yanında geçen bu süre zarfında şairin kitabını alıp okumak nasip olmadı. Bugüne nasipmiş.
Şairin şiirine, biçemine ve içeriğine değinecek olursak son dönem şairleri arasında kendisine ait farklı bir yeri var diyebiliriz. Özellikle Süleyman Çobanoğlu, Güven Adıgüzel, Mustafa Akar ve Alper Gencer gibi şairleri okuduğum zaman bana aynı kumaşın birer parçalarıymış gibi gelirler. Bu parçanın kaynağı olarak da hep Edip Cansever'i görürüm. Günümüz Türk şiiri bana kalırsa Edip Cansever ile başlar. Alper Gencer ve aynı biçemde yazan diğer şairler Cansever'in şiirinden çıkmıştır.
Şairin 2012-2017 yılları arasında yazılan şiirlerini barındıran eser şairin genellikle bilinen şiirlerini barındırıyor. Henüz 43 yaşında olan şair bana kalırsa kayda değer bir okuyucu kitlesine sahip. Şiirinin bir karşılığının olmasının en büyük sebebi de kullandığı biçemde yatıyor. Bir sohbet havası taşıyan biçem kekremsi bir koku gibi adeta bir burukluk yaratıyor. Şairin daha çok üretmesi ümidiyle kalemine kuvvet!
Okur Takip Önerileri
Yakup Kadri'nin eserlerinde hiçbir zaman baş karakterler olayların öznesi olmamıştır. Nitekim daha önceki eserlerinde olduğu (bkz. Sodom ve Gomore) gibi bu eserde de baş karakterimiz Ahmet Kemal'de bunu görmekteyiz. Bir kurgu eşliğinde anlatılan olaylar tamamen kurgudan ibaret değildir. Romanda özellikle anlatılan şahsiyetler tarihi gerçekliği olan karakterlerdir. Bunlar; Ziya Gökalp, Enver Paşa, Talat Paşa, Ali Kemal, Rıza Tevfik vb. kişilerdir.
Yakup Kadri eserlerini anlayabilmek emek isteyen bir uğraştır. Çünkü yazar Yahya Kemal'in aksine yaşamı boyunca NevYunanilik akımının tesirinde eserlerini vermiştir. Eserleri anlamak için Batı edebiyatı ve Yunan edebiyatı gibi sahalarda fikir sahibi olunması gerekir. Her romanında aslında ön plana çıkan başka bir eserle mukayese ve benzerlik göze çarpar. Hüküm Gecesi'ne baktığımızda Hamlet'in etkisini açık bir şekilde görebiliriz.
Bütün bunları bir yana bırakırsak Yakup Kadri edebiyatımızda benzerine az rastlanan bir üslup ve içerikle adını altın harflerle yazmıştır.
''Halkını satanın korkusu hiçbir korkuya benzemez.'''
Yakup Kadri'nin daha önce Yaban romanında Anadolu'da gördüğümüz Kurtuluş Savaşı panoramasını bu sefer İstanbul gözünden görüyoruz. Bir yanda Anadolu'da düşmana karşı mücadele verilirken diğer tarafta ise ülkenin kalesi olan İstanbul'da zevki sefa yapılmaktadır. Bu zevk ve sefa öyle bir dereceye ulaşmış vaziyetedir ki adeta
Yerleşik Yabancı
Bu kitap ve Metin Altıok hakkında en iyi değerlendirmeyi zamanında Özdemir İnce yapmış. Değerlendirmeyi olduğu gibi aktarıyorum:
"Konuşurken birden dilimin ucuna geldi, ona “Sen bir alaturka ozansın” dedim. Kızmadı. Dahası hoşuna gitti. “Alaturka” sıfatı şimdiye kadar neredeyse bir küçümseme tanımı olarak kullanılmıştır. Oysa Metin Altıok hoşlandı bundan. “Evet ben bir alaturka ozanım” dedi. Cahit Sıtkı Tarancı'yı değil de onun yanında hakkı epeyce yenmiş Ziya Osman Saba'yı seviyor. Ama eskiden dedikleri gibi değil, “küçük insan”în şiirini yazmıyor o; ezilen, horlanan, çılgın bir çağda yalnızlığı ve yabancılaşmayı yaşayan insanın yüreğindeki insani cevheri araştırıyor. Bir yanı hüzzam faslı, bir yanı çocukluğumuzun bayram yeri. Unutmaya başladığımız, neredeyse yadsıdığımız korkularla, seslerle içli - dışlı. Bir İstanbul efendisi gibi rakı içiyor. Ceplerini arasanız belki karanfil tohumu var."
Bir dağ şarkısı eşliğinde başlayıp biten, başarısız bir devrim girişimini konu edinen eser, Camus'un tiyatroda da başarısını ortaya koymuştur. Özellikle en sonda ihtiyar madenci Santiago'nun sözleri hafif bir burukluk bırakır, "Ben ihtiyar Santiago, bir ömür yaşadım, mutluluk nedir bilmedim. Babam madenciydi, dedem de, dedesinin dedesi de. Evlendim sonra. İyi kadındı karım, kötülüğünü görmedim; memnun muydu deseler orası da meçhul. Bir oğlum oldu -babadan madenci- öldü gitti göçük altında. Kimsenin canını yakmadım, şikâyet etmedim hiç halimden, bir şu gençlerin hali dert oldu içime. Ne yalan söyleyeyim, iyi savaştım. Bu saatten sonra kazanacak şeyim yok ondandır belki. Kış gelecek, kar yağacak, şu dünyada kimseler adımı anmayacak."
Abartılan Romanlar Kategorisi
Bu kitap ile ilgili inceleme yapıp yapmama konusunda gelgitler yaşadım. Sonunda bir hışımla bu incelemeye başladım. Burası çok sık girip bir şeyler paylaşıp inceleme yaptığım bir mecra değil. Bu da ilk incelemem olacak.
Kitaba karşı açıkçası bir önyargım vardı. Büyük ihtimalle bu da kitabın özellikle son zamanlarda anlayamadığım bir şekilde
