Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1062 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Temmuz ayı tüm iyi dileklerimizin aksine kötü geçen hem de oldukça kötü geçen bir ay olmasına rağmen okuduğumuz birkaç kitapla bir nebze olsun idare etiğimiz bir ay oldu. İnsanın yaşamasını bile dilemeyeceğimiz olaylar silsilesinin tüm bir ay peşimizi bırakmadığı ve bu nedenle lanetli ilan ettiğim bir ay da oldu benim açımdan.
Avrupa'da Bir Cevelan
Avrupa'da Bir CevelanAhmet Mithat Efendi · Dergah Yayınları · 201526 okunma
250 syf.
·
Puan vermedi
Adını kurucusu ve editörü Nihal Atsız'dan alan Atsız Mecmua, aylık bir fikir dergisi olarak 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932'ye kadar İstanbul'da yayınlandı. Sadece 17 sayı çıkabilen bu dergi bize 26 yaşındaki Atsız'ı gösteriyor. Bu dergi yalnızca mili hisleri okşayıp, günümüzdeki gibi "dönemindeki milliyetçileri
Atsız Mecmua Dergisi
Atsız Mecmua DergisiAtsız Mecmua Dergisi · 193113 okunma
Reklam
"Temür Bek"in İslamiyet'e Bakışı
Profesör Zeki Velidi Bey tarafından Darülfünunda 18.1.1932'de verilen ders "Temür'ün Şehrisebz (Keş)de Şeyh Şemseddin Külâl"in mezarı üzerinde yaptırdığı türbe etrafında, Temür'ün kendisi, oğulları ve maiyetindeki beyler kendi mansıplarına göre yer almışlardı. Bu, Temür ve maiyetinin islâm mukaddesatına İslâmiyet'ten
172 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
MÜREBİYYE Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kaleme almış olduğu Mürebbiye isimli eser Batılılaşmayı yanlış anlayan ve bu yolda nasıl evrelerden geçtiğimize dikkat çekmek isteyen bir eserdir.Romanın başkişisi Anjel batılı bir kadını temsil eder.Anjel ismi karaktere tesadüfen verilmemiştir.Anjel Türkçe'de 'melek' kelimesine karşılık gelir,konağın erkekleri de Anjel'i öyle görmektedir fakat bu isim melek görüntüsünün altındaki şeytana dikkat çekilmek için seçilmiştir.Fransa'da dünyaya gelen babasının kim olduğunu bilmeden büyüyen Anjel annesiyle aynı kaderi yaşar.Annesinin uygunsuz mesleğini icra ederken kaza sonucu hamile kalır.Bebeği babasına kabul ettiremez ve ona başka bir baba arar.Fakat Anjel merhamet ve annelik duygularından yoksun olduğu için dünyaya getirdiği çocuğundan uzak kalır ve hiç arayıp sormaz zaten eserde de çocuktan hiç bahsedilmez. Anjel daha sonra Fransa'da tutunamaz ve İstanbul'a gelir.Fakat eski kimliğini Fransa'da bırakır.İstanbul'da Dehri Efendi'nin konağında çoçuklara mürebbiyelik yapmaya başlar fakat amacı başkadır.Anjel'in bu durumunu romanda geçen 'Hasbahçenin baldıranı çöplüğün gülfidanı olur' sözü gayet açık bir şekilde karşılar. Romanda Amca Bey,Şemi,(ve evli olmasına rağmen)Sadri Mürebbiye'ye aşık olur.Amca Bey , Sadri ve Şemi birbirlerine düşerler.Mürebbiye hepsini birden idare etmeye çalışsa da sonunda patlak verir ve kitabın sonunda Anjel'in odasından sürpriz bir isim çıkar.
Mürebbiye
MürebbiyeHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,5bin okunma
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
“Türkiye'de Köy Enstitülerinin rahatsız ettiği insanlar, bütün dev­rimlerin rahatsız ettiği insanlardır: Hacılar, hocalar, ağalar, para babaları, eski bey paşa oğulları, medrese kalıntıları, ulema bozun­tuları ve bunlara yaranan yada kananlar. Atatürk Anadolu halkıyla birlikte Kurtuluş Savaşını yalnız dış sömürgenlere karşı değil, bu iç sömürgenlere karşı da kazanmıştı. O sağken süt dökmüş kedi gibiydi hepsi. Sonradan yoksul ve bilgisiz yurttaşlarımızın dertle­riyle güçlenip aslan kesilmeye başladılar. "Din iman gitti, ahlak, Türklük gitti, Türkçe gitti!" yaygaralarıyla oy avına çıktılar ve olanlar oldu.” Sabahattin Eyüboğlu
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Veya bine kadar rahatça sayıp da sadece 40'a geldiklerinde takıldıklarından, Türklerden sorok kelimesini almadılar. Bu tür kelimeler bugünkü Rus toplumunu oluşturan kan ve soy havuzunda doğrudan bulunan eski Türklerin yoğunluğunu göstermektedir. İngiltere'de olduğu gibi burada da topluluklar dillerini kaybederek ortadan kalkmış ama kaybolurken geride bazı izler bırakmışlardır. Mesele temaslarla Türkçe kelimelerin alınması değil, bizzat Türklerin alınmasıdır.
Sayfa 255 - Kripto 22. BaskıKitabı okudu
Hun devrinden itibaren devlet başkanının (hükümdarın) bulunduğu yeri (ka­rargah, saray) veya oturduğu şehri ifade eden "ordu" kelimesi, çok sonraları şimdi­ ki manasını almıştır. Bugünkü anlamı ile orduya eski Türklerde "sü" denilmekteydi. "Çerig" ise aslında "savaş nizarnında düzenlenmiş askeri güç" anlamına geliyordu. "Kumandan" kelimesinin eski Türkçe karşılığı ise "buğ" idi. "Başkumandan" karşı­lığında ise "başbuğ" kullanılırdı. Hatta Sabarlarda kraliçe boarık/ buğ-arık unvanına sahip olan hükümdar gibi buğ unvanlı kadın hükümdarlara dahi rastlanmaktadır.
Sayfa 142 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okuyacak
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.