Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra Nur Işın

Reklam
ölmüyorum-aşık da olmuyorum
benim için üzülmeyin Bayan Abbott. bazı insanlar hiçbir şey yapmamak için yaratılmışlardır. herhangi bir şeyin gerçekleşmesini beklemiyorum artık; onun için hiçbir zaman düş kırıklığına uğramıyorum. benim yazgım bu galiba; dünyayla hiç çatışmadan, dünyayı hiç yerinden oynatmadan göçüp gideceğim. emin olun, bu yazgının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu da bilmiyorum. ölmüyorum...aşık da olmuyorum. başkaları ölüyorlar ve aşık oluyorlar ama tam da benim orada bulunmadığım zamanda yapıyorlar bunları. evet çok haklısınız, yaşamak benim için bir tiyatro oyunu izlemekten başka bir şey değil.
ama beni tanımalarını en çok istediğim kişiler, beni en çok yanlış anlayan kişiler oldular. bak sakın sen de yanlış anlama: sızlanıyor değilim, hiçbirşeyden yakınmıyorum. davacı değilim dünyadan. bunları yalnız senin için; şimdi, sana, yazıyorum - başka kimseye söyleyecek sözüm yok

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derinlikler
bizim oluşturduğumuz biçimiyle "toplum" da bana yer olmayacak, "toplum" bana bir yer vermeyecek; ama yağmurunu suçlu suçsuz herkesin üzerine fark gözetmeden yağdıran doğada, saklanabileceğim kara yarıkları, sessizliğinde gönlümce ağlayabileceğim gizli vadiler olacak. doğa, karanlıkta sendelemeden yürüyebilmem için geceye yıldızlar asacak, kimse beni izleyip incitmesin diye rüzgarı ayak izlerimin üstüne salacak; beni görkemli sularla yıkayıp temizleyecek, acı otlarıyla iyileştirecek.
yedi kattır yalnızlığın derisi; bir şey işlemez içine. insanlara yaklaşırsın, dostlarını selamlarsın: gene bir ıssızlık, gene bir tek bakış yok karşılık veren. olsa olsa bir başkaldırma.
Reklam
modern zamanlarda kadın
modern toplumlarda kadın biraz daha akıllı, fakat erkeğin şiddetli kıskançlığı yüzünden kadının çektiği eziyet arttı diyebilir. dünün kadını mutlu bir eş iken, bugünün kadını mutsuz bir metrestir. geçmişte ışıkta körce yürüdü, şimdi ise gözleri açık karanlıkta yürüyor.
bana mutluluktan söz etme, anısı beni mutsuz ediyor. bana huzurdan söz etme; gölgesi beni korkutuyor.
Siz benden hiç özür dilediniz mi? Onca kavgada hiç mi haklı olmadım, haklı çıkmadım? Kimsenin benden özür dilediğini hatırlamıyorum. Yapmayın n'olur, denge demiyorum, artı sapmalar varsa illa ki eksi sapmalar da vardır diyorum. Hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz diyorum, su 100 C'de kaynar, ısınan hava yükselir diyorum, yani en azından müdahele edip hayatımı yanlış yönlendirdiğiniz için özür dilemeliydiniz diyorum. Diyorum, diyorum... İşin boktan yanı, demek istediklerimi gözlerinin içine bakarak anneme, babama, kardeşime, kocama, sevgilime diyemiyorum. Sadece tek yumurta ikizimle mi ilişki kurabilirim, ne yani?
Kendin olmayı yeniden öğrenmen gerek yıllar yılı unuttun onu yalnızca: Bunu da "koşullar"a, "hayatın akışı'na, "sorumlulukların"a falan bağlamaya kalkışma - bahane bulmağa çalışma: Sendin, sendeki asıl senin anlamını, önemini, değerini gözardı eden: korkaklıkla işin kolayına kaçan... O işte şimdi hesabını soruyor o sahici senin, senden: ne yaptın sen sana?!...
Bir dere yapmak istersiniz zamandan, kenarına oturduğunuz ve akışını seyrettiğiniz. Ama içinizdeki zamansız olan, hayatın zamansızlığından haberdardır, Ve bilir ki dün bugünün hatırasından başka bir şey değildir ve yarın da bugünün rüyası. Ve içinizde terennüm ve tefekkür eden o, yıldızları fezaya saçan o ilk anın hudutları içerisinde ikamet ediyor hâlâ.
Reklam
kimsenin yüreğinde çok eski ve neşesiz bir umuttan başka bir şeye yer yoktu, insanların ölümü seçmesine engel olan ve yaşamak için duydukları basit bir saplantıdan başka bir şey olmayan şu umut vardı yalnızca yüreklerde.
7 Ocak Tanrı en güzel şeyleri hep kısa süreliğine verdi; binlerce güzelliğin gidişini gördüm ben. Ve top oynardı mahalledeki çocuklar; akşama doğru, kapımın önünde. Hiç büyümeyeceklerini düşünürdüm, şimdi öldürmek için geri gelecekler.
"Daha ergenliğe yeni girdiğimde, ufuktaki ölüm beni kendimden geçiriyordu; onun elinden kurtulmak için ya geneleve koşturuyordum ya da melekleri zikrediyordum. Fakat yaşla birlikte, insan kendi korkularına alışıyor, onlardan kurtulmaya hiç kalkışmıyor, Uçurum'un içinde burjuvalaşıyor. — Ve gözyaşı dökmek için mezarlarını kazan Mısırlı keşişleri kıskandığım bir zaman olduysa da, şimdi kendiminkini kazsam ancak sigara izmaritleriyle doldururdum."
yaşamımın annemin veya babamın yaşamıyla bir ilintisi olmadığını düşünüyorum. bir ana veya babadan doğma değilim. bir yaban otu gibi anadolu yaylasında bittim. doğumum bile bir kökünden kopma idi. köklerimi hiç aramadım. içerisinde severek yaşayabileceğim arka dünyadan kopma köklerim olabilirdi. annem ve babam gibi, tüm kentler, ülkeler, günler, geceler, her gökyüzü de yabancı kaldı bana. insanlara daha fazla yaklaştıkça bu saydıklarımdan daha fazla uzaklaşıyorum. gökyüzünden, onun ışıklarından, gün batımlarından, karanlıklardan ve bulutlardan, kendi çıktığım karanlığa ulaşıncaya kadar onlardan uzaklaşacağım.