Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.6
ess
ess
@essyasar
99 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
192 syf.
8/10 puan verdi
Dava üzerine;
Yasa, suçlunun peşinden gitmez, insan hayatı boyunca "yasaya giriş yolunu" arar.
Okuyacağım kitapları seçerken, alışkanlığımdır, muhakkak sitedeki puanına, yazılan incelemelere bakarım. Kafka'nın Dava'sı da bana göre ortalamanın üstünde bir puan aldığı için okunmaya değer eserlerden biriydi ta ki okumaya başlayana kadar... :) Uzun süre elimde sürünen kitabı, artık Kafka'dan okuduğum son kitap olacağı düşüncesiyle bitirmeye gayret ettiğimi hatırlıyorum. Öyle sıkıcıydı, okuyamıyordum. Fakat sonlara yaklaştıkça ve bu distopik romanın içine daha çok girdikçe anladım ki Franz Kafka'ya haksızlık etmişim. Güzel bir eser, Dava...
Kitap, Josef K. isimli bir banka şefinin tutuklanması ile başlayan süreci, yürütülen davayla ilgili gelişmeleri, K.nın kendini savunma çabasını konu alıyor. Peki davanın konusu neydi derseniz, bilmiyorum :) Kitapta davanın konusuna asla değinilmiyor fakat konu öyle bir kurgulanmış ki sayfalar ilerledikçe artık davanın konusunu merak bile etmiyorsunuz. Çünkü yazarın, yaşadığı toplumun adalet anlayışındaki tuhaflık sizi davanın ne olduğunu unutturup daha çok yürütülüş şekline dikkat ettiriyor.
Sonlara doğru K. ile rahip arasında geçen konuşma için bile okumaya değer bir eser... Okunacaklar listesinde olanlar için şimdiden iyi okumalar diliyorum. Kesinlikle pişman etmeyecek bir eser :)
488 syf.
9/10 puan verdi
Lübeyna üzerine;
Yazar ve Psikolog Arman Atilla'nın ilk kitabı Lübeyna'yı okudum. Uzun zamandır dili, konusu böylesine akıcı bir kitap okumamıştım sanırım. Bir tren yolculuğu ile başlayan hikâye, Lübeyna'nın İstanbul'dan Paris'e yıllar içinde zorluklarla geçen film tadındaki hayatını konu alıyor. Arapça "her şeyin özü, içi, sır" anlamına gelen ismiyle Lübeyna'nın sırlarla dolu hikâyesi kesinlikle okunmaya değer.
Okuru bol olsun.
319 syf.
9/10 puan verdi
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar üzerine;
Stefan Zweig'ın daha önce ismini hiç duymadığım romanını bir yarışma programında duyup okumaya karar verdim. Bir merakla okumaya başladığım bu kitabı okumakta ne çok geç kalmışım. Kitap, "insanlığın yıldızının parladığı" 14 konu başlığını ele alıyor. Fikir vermesi açısından konu başlıkları şöyle:
1- Büyük Okyanus'un Keşfi
2- İstanbul'un Fethi
3- Alman Klasik Batı Müziği Bestecisi Georg Friedrich Handel'in Dirilişi
4- Fransa Ulusal Marşı Marseillaise
5- Waterloo Savaşı ve Napoleon
6- Marienbad Ağıdı ve Goethe
7- Kaliforniya Eldorado'nun Keşfi
8- Dostoyevski
9- Telgrafı Amerika'ya Ulaştırılması
10- Tolstoy'un Ölümü
11- Güney Kutbu'nun Keşfi
12- SSCB'nin Kuruluşuna Giden Yol ve Lenin
13- Cicero
14- ABD Başkanı Wilson ve İlkeleri
Konular arasından ilgimi en çok çeken elbette İstanbul'un Fethi'ydi (Kitapta Bizans'ın Fethi olarak bahsediliyor). Büyük fethi bir Avrupalının anlatımıyla ve onların gözünden görmek gurur verici olduğu kadar rahatsız ediciydi. Tarih birilerine farklı şekillerde anlatılıyor. Ne diyebilirim, umarım o birileri biz değilizdir :)
En son ne zaman tarih konulu roman okuduğumu hatırlamıyorum ama deneme türündeki bu esere kesinlikle bir şans verilmeli. Kısa kısa işlenen konular tam bir genel kültür denizi :)
Okur Takip Önerileri
464 syf.
·
Puan vermedi
Yüzyıllık Yalnızlık üzerine;
Nobel ödüllü bir yazarın kitabını okumanın bende ne kadar büyük beklentiler oluşturduğunu fark etmeden okuduğum bu kitap, konusu ve sonucuyla beni bir hayli hayal kırıklığına uğrattı. İki gün içinde bitirdiğim kitabın sonunda beni hep şaşırtmasını bekledim ama maalesef. Bitmek bilmeyen akrabalar dizisi için kitabın ilk sayfasında verilen soy ağacı olmasa her birini aklımda tutmakta cok zorlanırdım. Büyük büyük dedelerle ayni ismi taşıyan çocuk ve torunlar da cabası. Günahların binbir çeşidi, ensest ilişkiler, erkeklerinin sürekli bir çoğalma içgüdüsü taşıyan karakterleri kitabın tamamına hakim. Kitabın en güzel yanı çevirmeniydi sanırım, cümleler aktı gitti. Elbette okunması gereken bir eser ama çok büyük beklentilere girmeden... :)
68 syf.
·
Puan vermedi
Altıncı Koğuş üzerine;
Kitabın kapağını kapattığımda ilk düşündüğüm şeyin, bu kısacık hikâyeden koca bir roman/lık ders çıkarılabileceğiydi. Hikâye zamanın ötesinde manalar içeriyor. Biraz içeriğinden bahsetmeliyim: Konu, Altıncı Koğuş’ta kalan beş hastadan biri olan İvan Dmitriç ve hastanenin doktoru Andrey Yefimıç arasındaki diyaloglar, doktorun yaşamı üzerine geçiyor. Diğer oda arkadaşlarına göre bir asil olan ve zamanında iyi eğitim almış İvan Dmitriç‘i, anksiyete hastası ve kuruntuları bu hastaneye getiriyor. Hastenin 20 yıllık doktoru Andrey Yefimıç, yaşadığı kasabanın cahilliğinden, konuşacak eğitimli insan bulamamaktan muzdarip olduğu günlerde şans eseri İvan Dmitriç‘ı keşfediyor. Akıllı bir deli olduğuna kanaat getirdiği İvan Dmitriç’i her gün devam eden ziyaretlerinde doktor hasta arasında müthiş diyaloglar geçiyor. Bir gün bu diyaloglara kulak misafiri olan diğer hastane çalışanları, doktorun da aklını yitirdiğini düşünerek emekli olması icin doktoru zorluyor. Daha önce lojmanı dışında bir yerde yaşamamış olan doktor, bir pansiyon odasına yerleşiyor. Çevresindekilerin iyi veya kötü niyetleriyle onu tedavi etme çabaları, sonunda doktorun Altıncı Koğuş’a kadar giden yolculuğuna sebep oluyor. Eskiden bu hastanede yapılan eziyetleri, hastaları pislik içindeki yaşamlarını bilmesine rağmen mevcut düzene ses çıkarmayan doktor şimdi aynı çarpık düzenin içinde kendini buluveriyor. Ve ölüm... Kitap bitiyor. Çıkarılması ve anlaşılması gereken çok fazla ders var. Kısacık bir hikâye, aktı gitti. Okunmalı.
