İyi uyuyamadı. Ne zaman bir şey olsa, bir kuş uçsa ya da bira kutularının üstüne bir yaprak düşse uyandı.
Başını küflü yastıklardan birinin altına sokması da işe yaramadı.
Yaramadı çünkü onu uyutmayan şey ışık ya da sesler falan değildi. Suzie'ydi.
Bunu düşünme! diye uyardı beyninin bir kısmı.
Sekiz bin yıl boyunca bir nehrin kıyısında Suzie'nin yanında uyanırken, her şey yolundaydı. Şimdiyse her şey bok gibiydi.