İnsan kendine uygun olmayan
bir yazgıyla karşılaşırsa, yerini bulamayan
her tohum gibi, ulaşamaz başarıya.
Doğanın önerdiği ilkelere
uyum gösterseydi eğer aşağıdaki dünya,
çok daha iyi bir toplum olurdu yeryüzünde
Ama siz, kılıç kullanması gerekeni
dine yöneltiyor, vaaz vermesi gerekeni
kral yapıyorsunuz;
İşte bu nedenle doğru yoldan sapıyorsunuz.
'' Hosanna sanctus Deus sabaoth,
superillustrans claritate tua
felices ignes horum malacoth! ''
'' Işığınla yukarıdan bu ülkelerin kutlu ateşlerini (melekleri) aydınlatan, orduların kutsal Tanrı'sı, selam olsun sana.''
Hosanna, sabaoth, malacoth İbranice, geri kalanlar Latincedir.
Gökte buluyorsunuz her şeyin nedenini
siz canlılar, her şey sanki
onunla sürükleniyormuş gibi.
Böyle olsaydı,hiçbir şey elinizde olmazdı,
iyiliğe sevinmenin, kötülüğe üzülmenin,
bir anlamı kalmazdı.
çünkü 'bizim' diyenlerin sayısı
ne denli çok olursa, o denli zengin kılar herkesi,
daha çok Tanrı sevgisi tutuşturur o manastırı.
O manastırı: Cennet'i
Rüzgarda doruğu bel vermeyen
sağlam bir kule gibi ol sen;
çünkü düşüncesinin üstüne düşünce yeşerten,
uzaklaşmış olur ereğinden,
ikinci düşünce güçsüz kılar ilkini.
'Beatrice, Tanrı'nın gerçek övüncü' dedi.
'niçin yardım etmiyorsun,
seni sevdiği için sürüden ayrılan insana?
Hıçkırıklarının iniltisini duymuyor musun?
denizin erişmediği ırmağın kıyısında
ölümle pençeleştiğini görmüyor musun?
Seni sevdiği için sürüden ayrılan: seni sevdiği için şiir yazmaya başlayan.
Denizin erişmediği ırmak: yanında denizin daha tehlikesiz kaldığı kötülükler uçurumu.
Aşk, basit ve değersiz şeyleri bile
Biçimlendirip onu değerli yapabilir.
Aşk, gözleriyle değil, hayaliyle görür,
Ve kanatlı Cupid resimlerde bu yüzden kördür.
Aşkın hayalinde düşünmeye yer yoktur;
Kanadı var, gözü yoktur, çevresine bakmadan uçar gider.
Bu yüzden aşk bir çocuktur, onun için yanılır seçimlerinde.
Afacan Çocukların oyunda ettiği yeminler gibi,
Boş yere yeminler edilir her yerde;
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nasıl ki bir manzarayı betimlerken düzlüğe çıkıp dağları ve yüksek yerleri, yüksek yerlere çıkıp düzlükleri gözlemleriz; halkın karakterini tanımak için hükümdar, hükümdarların doğasını bilmek için de halk olmak gerek.
Sayfa 2 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Edmund: Çoğu kez kendi ektiğimizi kendimiz biçtiğimiz halde, bahtımız kapandı mı, başımıza geleceklerin sonunu gider güneşe, aya ve yıldızlara yükleriz. Sanki zorunlu olduğumuz için kötülük yapmışız gibi; sanki göklerin zoru ile budala, doğuşumuza egemen olan burcumuzun baskısı ile alçak, hırsız ve hain; sanki yıldızımızın etkisine boyun eğmek gerektiği için zina ederiz. Yaptığımız bütün kötülükler kutsal bir gücün zoruyla olur. Orospu peşinde koşan bir zamparanın şehvetini bir yıldıza yüklemesi harika bir kaçamak doğrusu!
Edgar: Bizden büyüklerin aynı acıları çektiklerini gördükçe,
Düşünemiyor insan kendi sefaletini, acılarını
Kendi başına acı çeken, ruhunda acıyı daha fazla duyar,
Çünkü geridedir her türlü tasasız şeyler,
Geçmişte kalmıştır mutlu bakışlar.
Sayfa 97 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Portia: Zorlama yoktur merhametin özünde
Cennetten yağan ferahlatıcı yağmur gibidir
Süzülür gelir aşağıya, yeryüzüne
İki kez kutsanmıştır: Hem verene hem alana rahmettir.
O kudretlerin üstünde en büyük kudrettir.
Sayfa 87 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Portia: Eğer iyi olanı yapmak bilmek kadar kolay olsaydı, küçük kiliseler katedrallere, yoksulların kulübeleri de kral saraylarına dönerdi. Kendi nasihatlerini dinleyen bir kişi ancak bir rahip olabilir. Yirmi kişiye birden ne yapması gerektiğini öğretebilirim, ama o yirmi kişiden biri olmaya gelince iş değişir.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kral: Ama çok geç gelen sevgi,
Yavaş yavaş taşınan pişmanlık gibi,
Sevilen için çok acı bir şeydir,
''Giden iyidir'' diye ağlamayı gerektirir.
Önemsiz bir fiyat biçeriz sahip olduğumuz ciddi şeylere,
Onları tamamen kaybetmeden anlayamayız değerlerini.
Gönül kırmak daha çok kendimize haksızlıktır,
Önce sevdiklerimizi yok eder, sonra da ağlatır bizi
Küllerinin ardından
Sayfa 120 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kral: Unvanı yok diye sevmezlik etme!
En umulmadık bir yerden erdem yeşerirse,
Onu yapan çıktığı yeri de yükseltir.
Erdem yoksa eğer, unvanlarla şişindiğimiz yerde
Sabun köpüğüdür onur dediğimiz şey de.
İyi olan için unvana gerek yoktur;
Nitelik unvanla gelmez, ama kötülük gelebilir.
Sayfa 44 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Helena: Çoğu kez kendimizdedir derdimizin devası,
Oysa göklerde ararız hep yerde bulacaklarımızı,
Göklerdeki yazgımız bir fırsat verir her zaman,
Ama biz akılsızsak, geri çeker planlarımızı
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hamlet: Kötü fallar umurumda değil benim. Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.
Sayfa 159 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hamlet: Çünkü pisliğin ortalığı sardığı bu zamanda, iyiliğin af dilemesi gerekiyor kötülükten,
Evet, önünde eğilerek,
Sana iyilik etmeme izin ver demesi gerekiyor.
Sayfa 104 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu