Sevginin niçini olmaz ki efendim... Düşünsem belki mâkul bi sebep bulabilirim. Fakat bu hakikî sebep olmaz. Çünkü biz önce severiz. Sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. Bu da hodbinliğimizden doğar efendim.
Bu sevda dayanılmaz bir ağıttır zülfünde,
Rüzgarın her busesi içimde kurşun olur.
Yıldız kayar, ay susar geceye güldüğünde,
Dağda çiğdem solarken çölde ceylan vurulur.
Sevdikleri bir güneş ve onlar da güneşin ışığına tutuluyorlar. Güneşten kaçmaları mümkün olmadığı gibi onu kuşatmaları da mümkün değil. İşte bu yüzden varsa yoksa güneşe bakıp ağlıyorlar.
Ben en çok seni götürdüm giderken,
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı.
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi...
Benim sevilmeye engel evcil acılarım vardı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar , ışık söner, her şey darmadağın olur.