Salacak kıyısında bir kahvedeyim.
İnce belli cam bardakta çayımı içip İstanbul'u seyre dalıyorum.
Sarayburnu, minare ve kubbeler, asıl İstanbul dediğimiz yer: Suriçi. Bu silüet burada durdukça İstanbul yaşıyor demektir.
Sonra köprü, sonra Galata, yarım döndüğümüz zaman gökdelenleri ile başka bir silüet kazanmış olan yeni Istanbul: Mecidiyeköy, Maslak ve ilerisi.