Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Gül ♡
Gül ♡
@gl_sna7
...
Hemşire
Lisans
10 Mart
956 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Ben kadınım ve korkuyorum!
1980-2001 yıllarında Afganistan'da yaşayan bir kadın düşünün. Hiçbir hakkı bulunmayan, daha çocuk yaşta evlendirilen bir kadın... Kadınlığın annelikle ölçüldüğü, çocugun cinsiyetine ve sayısına göre statü kazandığı, dünyalarının bir burkaya sığdırıldığı, eğitim, sağlık, seyahat ve en önemlisi yaşama hakkının bile olmadığı zamanlar. Ve bir de savaş varsa...
Kadınlar asla anlaşılmadı. Önemsenmedi. Sadece istendi. Çünkü kadın yaratıldığından beri et ve kemik parçasından ibaret görüldü. Şimdi ne değişti bilmiyorum. Kitaptan farklı olarak kadınlar kocasından izinsiz, burkasız sokağa çıktığı için değil, hatta herhangi bir sebep için de değil. Öylesine öldürülüyor. Başak Cengiz gibi mesela hemde kitaptaki gibi kırbaçla değil samuray kılıcıyla. Çok daha vahşileştik. Bu ülkede hâlâ onbinlerce Meryem var. Bu ülkede sayısız Azize var. Leyla var. Bu ülke de hala dili kesilmiş milyonlarca kadın var. Bir şey değişmedi. Bin şey eklendi. Binlerce şey...
Kitap tam da bu dili kesilmiş kadınların sesi olmuş. Savaşta bile en çok ızdırabı çeken kadınlar. Bunu harika işlemiş yazar. Savaşta bile erkek olmak isterdim diyeceksiniz kadın arkadaşlarım. Erkekseniz ölmezsiniz, Erkekseniz tecavüze uğramazsınız çünkü. Erkekseniz korkmazsınız. Ben kadınım. Ve korkuyorum. Kendi evimde 40 kilitle kilitlediğim kapının arkasında bile korkuyorum.
Hiciv tarzında yazılan bu kitap, üç hikayeden oluşmakta. Üç hikâyede de ortak noktalar ön plana çıkıyor. Karakterlerin üçü de alt kademeden memur. Bu hikayelerde yazar devlet sistemini, adam kayırmacılığı, adaletsizliği, vasıfsız ve liyakatsız kişilerin haketmediği yerlere gelmesini iğneleyici anlatımıyla eleştirmiştir. Günümüzle kıyaslayınca da bir şeylerin değişmediğini göreceksiniz. Biraz gülecek, biraz üzülecek çokça düşüneceğiniz bir mini serüven. Ben okurken keyif aldım umarım siz de alırsınız.
Keyifli okumalar.
Kitabı yaşadım...
Evet resmen kitabı yaşadım. Esther bendim. Bu hikâye benim hikâyemdi. Sarah'ın bu okuduğum 2. Kitabıydı. Yine şaşırtmadı. Betimlemeleri, yansıttığı duygular, kurgu, karakterler... Hepsi muazzamdı. Eleştireceğim tek nokta şu olabilir; romanın sonuna eklediği "Teşekkür" bölümünden sonra romana devam etmesi. Gerek var mıydı bilemedim. Gerek varsa da "Teşekkür" bölümünden önce mi devam etseydi?. Odaklanmam zor oldu da.
Yine de okunmaya değer bir romandı. Sevdim.
Keyifli okumalar.
Okur Takip Önerileri
Açıkçası beklentimin çok ama çok altında bir kitaptı. Daha profesyonel tanımlar, açıklamalar beklerdim . Google den kopyala-yapıştır yapılmış gibi.
Yazarın kendine özgü tarzıyla bir anlatığı bir öykü kitabı... Bazen kime söylediği ya da bilinç akışıyla şimdiki zamanın birbirine girdiği kitap yazarın basılmış halini göremediği son kitabı olmasıyla da önem kazanıyor. Kitap yazmak için oturup hayatındaki her hatırayla o yıllara giden ve kendisiyle, zamanla ve etrafındakilerle hesaplaşmaya girişince yazdıklarını devam ettiremeyen kahramanımızın hayatına misafir oluyoruz. Bilmeceleri seven okurlar için tavsiye edilebilir.
Anne ve babalar!
Özellikle sizin için bu incelemem. Ve bu kitap en çok sizin için. Bir çocuk dünyaya ne zaman geleceğini kendi belirleyemez. Bu tamamem anne ve babanın ortak kararıdır. ( Yani öyle olmalıdır. ) Dünyada var olmak isteyip istemediğini sormadan var ettiğimiz çocuklara, kendi ihtiyaçlarını kendi gidereceği yaşlara kadar bakmayı ( ki böyle olmalı) ilerde onları istediğimiz şekilde yönlendirmek için bir araç olarak kullanıyoruz. Çocuğumuza işte tam da bu noktada en büyük kötülüğü biz yapıyoruz. Yani Nihan Kaya öyle diyor. Bu anlattığım, etkilendiğim birçok yazısından sadece bir kısmı. Her ne kadar sonlara doğru tekrarlara düşmüş olsa da, kendi düşüncelerinden çok alıntılarına yer vermiş olsa da yine de kesinlikle çocuk sahibi olmadan her anne ve babanın okuması gereken kitap. Ben okurken keyif aldım. Umarım siz de alırsınız. İyi okumalar.
Esra Ezmeci'yi uzun zamandan beridir takip ediyorum. Bu yüzden kendisine ve emeğine sonsuz saygım var. Bunu belirterek başlamak istedim. Belki de sosyal medyada sıkı bir takipçisi olduğum ve bir çok yayınına katıldığım için oldukça yüksekti beklentim. Okuduğum ilk kitabı ve bana diğer kitaplarını okumama çok da gerek olmadığını gösterdi. Vasat değildi. Ama uzman bir psikolog olarak çok daha üst düzey bilgiler vermesini beklerdim. Hemen herkesin yıllardır konuştuğu şeyler en basit şekliyle, tekrara düşer şekilde ele almış. Çok keyif aldığımı söyleyemem. Umarım siz alırsınız .
Keyifli okumalar:)
Yine Jack London ve yine harika bir eseri...
Modern çağda yaşayan bir çocuğun her gece rüyasında gördüğü tarih öncesi zaman ve bu zamanda başından geçen maceraları konu almış Jack London. Hikayesinde üç farklı insan türüne değinmiş.
Ateş insanları.
Ağaç insanları.
Halk insanları.
Bu insanları gelişmişlik düzeylerine göre sınıflandırmış.
Ateş insanlarını, ateşi kullanabildiklerinden ve bunun yanında çeşitli araç gereçleri kullanabildiklerinden en gelişmiş insan türü olarak ele almış. Ve sınıflandırdığı diğer insanların da en çok korktuğu...
Bunun aksine Halk insanlarını ise en gelişmemiş olan insan türü olarak ele almış.
Özetle ilk insanların tüm ilkel yanlarını en acımasız yanı ile ele almış.
Yer yer aileye, arkadaşlığa, aşka ve cinselliğe de oldukça başarılı bir şekilde değinmiş. Aslında ilk insanlarla değişen ve değişmeyen yönlerimizi gözler önüne sermiş. Ve bir önceki cümlede değindiğim konuların asla değişmeyen yönlerimiz olduğunu söyleyebilirim. Tabii ilk insanlar sahiden anlatıldığı gibiyse..
Son olarak eklemeliyim ki okurken sıkılmayacağınızın garantisini veririm. Sade ve akıcı bir dille kaleme alınmış. Hikâyeleri çok sürükleyici. Bazen kendinizi nehirde yüzerken bulacaksınız, bazen daldan dala konarken ve bazen de yırtıcılardan kaçarken. Her sayfasında kendinizi içinde bulacaksınız hikayenin. Ben okurken keyif aldım. Umarım siz de alırsınız.
Keyifli okumalar:)
Öylesine anlamlı bir kitap ki bu..
İnsanların çıkarları uğruna, kendilerini var eden her şeyi yok etme çabasını ve bu çabası uğruna vicdanlarını, merhametlerini ayakları altında parçalayışını konu almış Jack London. Doğru ya! Var olmak uğruna yok etmek yaşam felsefesi edilmiş. Bu, insanoğlu var olduğundan beri böyle.
Ana karakter bir köpek bu hikâyede. Back. İnsanları var etmek için yok olurcasına çalışmak zorunda kalmış ve yaşamı boyunca doğasına, varlığına, yaşamına ve güdülerine durmadan müdahale edilmiş. Hayatının her yerinde insanlardan izler var. En çok da vücudunda... ):
Ta ki o çağrıyı duyana dek. O çağrı 'Vahşetin Çağrısı..
Kitapta sevgi, öfke, sadakat, içgüdü gibi baskın duygu ve kavramlar, köpekler ve insanlar üzerinde anlatılarak, bunların yeryüzünde yaşayan tüm canlı varlıkların hayatını nasıl şekillendirdiği evrensel ve zamansız bir dil yardımıyla ortaya konulmuş.
Back için yeri gelecek üzüleceksiniz, yeri gelecek yine ' işte sevginin gücü ' diyerek mutlu olacaksınız. Ben bu kitapta da yine sevginin gücüne tüm kalbimle inandım. Sevmek kaktüse bile çiçek açtırır derler ya. Ben bunu kitaba uyarlamak istiyorum. Sevmek, her şeye rağmen Back'a hayatta kalma isteği verir...
Ben okurken keyif aldım. Umarım siz de alırsınız.
:) Keyifli okumalar (:
Çok tuhaf hissediyorum . Kalemi alıp değiştirmek istiyorum kurguyu. "Böyle olmamalıydı" deyip duruyorum bittiğinden beri. Jack London... Yine kar, yine soğuk, yine doğayla mücadele ve yine tüm bunları iliklerinize kadar hissettirecek betimleme. Tek farkla. Bu sefer aşk da var tüm sıcaklığıyla.
Naass ve uğruna tüm dünyayı dolaşacak, tüm zorluklara göğüs gerecek, yeri geldiğinde köle bile olacak kadar sevdiği Unga...
En mutlu gününün, en kötü günü olmasıyla başlayan, Unga'sını aramak üzere çıktığı yollardaki maceralarının anlatıldığı yarım saatte bitecek ama ömür boyu etkisinde kalacağınız mini bir hikaye. Ben çok sevdim. Umarım siz de severek okursunuz.
Keyifli okumalar:))
Kitap 4 farklı hikâyeden oluşmakta. Aslında ilk iki hikâye çok da farklı değil birbirinden. Aynı hikâyeyi farklı sonlarla yazmış Jack London. Hikâyeler;
Ateş Yakmak (1902)
Ateş Yakmak (1908)
Yaşama Sevdası
Hayatın Kanunu
İsimlerinden de anlaşılacağı gibi tüm bölümlerde hayatta kalma mücadelesini ele almış yazar. Anlatımı son derece yalın. Bıraktığı etki inanılmaz ama. Hâlâ üşüyorum. Soğuğu, açlığı, acıyı yaşama arzusunu böylesi yalın bir anlatımla bile iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Jack London'un okuduğum ilk kitabı. Tabii ki son olmayacak. Çok sürükleyici ve etkileyiciydi gerçekten. Ben keyif aldım okurken. Umarım siz de alırsınız.
Keyifli okumalar:)
Yine elimde çok uzun süre kalan romanlardan. Güzel olmadığından değil aslında. Karakter sayısı oldukça fazla. Bu yüzden biribiri ile ilişkilerini hep karıştırdım ve defalarca başa sardım. Olağanüstü bir aşk hikayesi olmamakla birlikte sıradan bir aşk hikâyesi de değildi. Birbirlerini ilk gördüklerinde kendileri hakkında edindikleri düşüncelerin tam aksi olduğunu anlamaya başlamaları ve önyargıların kırılmasıyla okunası hale gelmeye başlıyor aslında. Yoksa gerçekten diyaloglar bir süre sonra sıkmaya başlıyor.
Yine de keyifliydi.
İyi okumalar..
Sabahattin Ali'nin okuduğum 4. eseri. Yine döneminin kirli çamaşırlarını sermiş ortaya 13 kısa hikayesiyle. Hani olurda ders çıkaramazlarsa bu hikayelerden sonuna 4 tane de masal koymuş üstad. Döneminin zorluklarını, acımasızlıklarını, adaletsizlikleri, yoksulluğu ve yolsuzluğu bir güzel anlatmış. Bir sağlık çalışanı olarak dikkatimi çeken nokta şu oldu. Doktorların insan odaklı değil tamamen para odaklı çalışmaları. Yani hastadan önce parayı düşünmeleri. Ya biraz spoiler olacak ama parasını alamadı diye hastasını rehin alan doktor hikayesi bile var. Üstelik hastanede tuttuğu her gün içinde masraflara ek faiz de koyuyor. Öykü de olsa Anadoluda zamanında böylesi kötü durumların yaşandığını bilmek beni bir tık üzüyor. Anadolu insanı çok çekmiş. Ve yine Anadolu insanı çok çektirmiş. Işte Sabahattin Ali cesurca koymuş kitaba tüm bu gördüklerini. İyi de yapmış. Ben okurken keyif aldım. Umarım siz de alırsınız.
Keyifli okumalar :)
Nedir Serisi'nin 6. Kitabı.
Konsantrasyonun ne olduğu, önemini ve konsantrasyonun sağlanması noktasında önemli bilgiler, taktikler ve mini egzersizler içermekte. Kitabın ikinci yarısında ise dikkat eksikliğinin tanımı, tarihçesi, belirlileri, tanısı ve tedavisi ile ilgili üst düzey bilgiler var. Benim için yararlı bir kitap oldu. Ayrıca diğer serisindeki kitaplar kadar tıbbi terimler içermediği için daha az yoracağını düşünüyorum. Gerçekten ilgi çekici.
Keyifli okumalar.
Ekonomik ve toplumsal gücü olanın egemen olduğu bir hayat ve bu hayatın beraberinde getirdiği adaletsizlik, eşitsizlik, barbarlık ve yolsuzluk ile mücadele eden Yusuf ve Yusuf'un kan ile başlayıp kan ile biten hikâyesinin baş rolü Muazzez.
Çok heyecanlı bir kitap... Okurken asla sıkılmıyor aksine bir sonraki sayfayı merakla çeviriyorsunuz.
Sabahattin Ali bu öyküsünde de sizi içine çekecek. Öyle ki güçlü betimlemelerini okuyup oturduğunuz yerde kalmak ne mümkün. Yahu en küçük ayrıntının bile betimlemesi öyle güçlü ki hemen resmini çiziyor zihniniz. Vallah helal ne deyim. Sabahattin Ali'nin okuduğum 3. eseri ve sanırım şu an için en sevdiğim eseri.
İyi okumalar (:
