Kitabı okumak için en doğru zamanlar diyebilirim. Çünkü bir salgından bahsediyor, körlük salgınından. Son bir yıldır öyle aşina olduğumuz kelimelerle dolu ki kitap: bulaş, salgın, karantina... öyle alışılmış davranışlar var ki: evde kalma, yiyecek arama... Belki de bu dönem okuduğum için kitabın etki gücü daha fazlaydı. Betimlenen manzaralar hiç de uzak değildi.
Körlük nedir, görmek nedir, görüyor muyuz, yoksa bakarkör müyüz? Diğerlerine kulak veriyor muyuz, duyularımız ne kadar işliyor ve işlevsel? İşte tüm bu soruların cevabını alacağınız ve edebi zevki ve bir yandan da tedirginliği tadacağınız, üslubu sebebiyle damakta hoş ve garip bir tat bırakan romanı tavsiye ederim. Israrla. Şimdi.