Gönderi

bekçilerin/koruyucuların yaşam şekli
Şöyle yaşamalarına ne dersin? İlkin, kesin bir zorunluluk olmadıkça, hiçbiri mal mülk edinmesinin. sonra oturdukları yer yiyeceklerini sakladıkları ambar, her isteyenin girebileceği yerler olmalı. yiyecekleri de ölçülü ve yiğit savaşçılara yaraşan cinsten olsun. Bekçilik lerine karşılık, yurttaşların kendilerine verecekleri 1 yıllık yiyeceklerinden ne çok ne de az olsun. Yemeklerini birlikte yesinler, savaştaki askerler gibi hep bir arada yaşasınlar. Gümüşe ve altına gelince, diyeceğiz ki onlara içlerinde tanrının koyduğu altını, gümüşü saklayanların, insanların vereceği altında ve gümüşte gözü olmaz. Kendi altın yaradılışlarınk dünyanın altına ile kirletmek günahtır. Çünkü, dünya altını yüzünden türlü kötülükler işlenmiştir. Oysaki, içlerindeki altın tertemizdir. Şehirde yaşayanlar arasında yalnız onlar için altına, gümüşe dokunmak, onu kullanmak, ona eşyasında, evinde yer vermek, onunla süslenmek, altın yada gümüş kupalardan içmek yasaktır. Böylece hem kendilerini hem de devleti korumuş olacaklardır. Ama toprakları, evleri, paraları oldu mu, koruyucu olacak yerde kendileri de mal sahibi ve çiftçi, yurttaşlarının yardımcısı iken düşmanı, zorba efendisi olurlar. Ömürleri kötülemek ve kötülenmekle, tuzak kurmak ve tuzağa düşmekle geçer. Dışarıdaki düşmanlardan çok içerideki düşmanlardan korkarlar. Kendilerini de devleti de ölüme sürüklerler. İşte bunun için koruyucularımızın oturacakları yerleri ve yaşama yollarını önceden iyice belirtmek bunu da kanunlaştırmak gerekmez mi?
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.