Gönderi

262 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Hayatındaki büyük değişimlere birçok nedenle hep etrafındaki bayanların sebep olduğu, benim okudukça “bu delikanlıda her halde şeytan tüyü varmış” deyip durduğum, iki yakası bir şekilde hep bir araya gelen ama “tavşan bir sıçrar iki sıçrar...” dedirtmekten de geri kalmayan, yer yer tam bir aziz, yer yerse akılsız saf bir aşık oluveren küçük del Dongo’nun ve etrafında dönen olayların hikayesidir Parma Manastırı. Hala-yeğen ilişkisindeki romans kısmını atlayıp, bir halanın sadece yeğeni için neredeyse tüm ömrünü ve kaynaklarını harcayabildiğini gördüğünüzde bu koşulsuz fedakarlığa saygı duyuyor insan. Waterloo savaşı ve hemen sonrasındaki şartların insanlar üzerindeki etkisini okumak ise keyifliydi. Bunun yanında neredeyse herşeyin maddiyatla ilerlediği, herkesin faydalanmak için karşısından zorla aldığı sözlerle, daha da zengin olmak dışında başka bir şey düşünmeyen devlet erkanındaki soylular çetesinin kokuşmuş düzenini gözler önüne sermesi açısından da vurucu ve ısırgan bir roman. Daha farklı konulara da girip çıkılan eserde Stendhal tarafından diktasyon yöntemiyle ve 52 günde tamamlanmış. Aynı yöntemin, günü geldiğinde zor durumdaki Dostoyevsky’nin de işine yarayabileceği kimin aklına gelirdi?
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İskele Yayıncılık · 20071,653 okunma
·
243 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.