Önce, benim de yapmaya çalıştığım, eserin okunma süreciyle, eserden aktarmak istediğiniz fikri, bir yeni kurmacayla verme amaçlı, postmodern bir kitap incelemesi sandım. İlerledikçe anladım ki, ortada kitabın tematiğine uygun, yaşadığımız dönemin üretim ilişkilerini işleyen bir öykü var.
Tematik aynı ama üslup farklı. Öyküde sistem mahkumluğuna soyut göndermeler var. Zincirli ofis çalışanları. Kahramanın sisteme ofis çalışanlarını haşlayarak giydirmesi edebiyatın sınırını biraz zorlamış sanki. Slogan gibi, didaktik.
Postmodern bir öykü olmuş. Aleksey'i bir kahraman sayarsak, bir üstkurmaca vardı. Eğitim ve emek üstüne söylem tam bir metinlerarasılık olmuş, Gorki'den.
Birara aklımdan geçmedi değil, keşke, Aleksey'i kitaptan çıkartsaydınız, mesela, metroya birlikte, dertleşerek binseydiniz. Ya da, kitabın gerisini okumaya o devam etseydi. Canım, dedik ya, postmodern anlatım diye işte.
Yayınladığınız gün dahil, 2 gün Moskova'daydım, gözümden kaçmış öykü. Hoşuma gitti.