Son ondört yılını dar yatağının üzerinde, ince yünden örülmüş battaniyelerinin altında, iyi aydınlatmayan bir gece lambasının ışığında şaşılacak kadar uzun bir roman yazarak geçirmiş bıyıklı bir adam. İlk cildin yayınlanmasının hemen ardından
Kayıp Zamanın İzinde bir başyapıt olarak nitelenmiş; bir Fransız gazeteci, yazarını Shakespeare ile karşılaştırmış, bir İtalyan eleştirmen onu Stendhal'e benzetmiş, Avusturyalı bir prenses ise ona evlenme teklifinde bulunmuştu.