Gönderi

Allah, herkesin yaratıcısı, tüm evrenle ilişkili olan, bütün insanlığın Rabbi (Rabbi'n-nâs), tüm insanlığın meliki (Meliki'nnâs) ve tüm insanlığın tanrısı (İlahi'n-nâs) ve Yunusun tabiri ile "kamu âlemin" Rabbi'dir. Dolayısıyla Allah adına konuşmak, herkese ait olan adına, tüm insanlığın Rabbi adına konuşmak demektir. Bu nedenle "Allah" gelmiş geçmiş en büyük "kamu" iddiası ve davasıdır. Peygamberler bu nedenle "ummî"dirler. Yani kamunun içinden çıkan, "en büyük kamu"nun davasını güdenlerdir. Bu nedenle yaptıkları işlerden dolayı insanlardan hiçbir "ücret" istemezler. Zira kamu âlem adına söylemler, işler ve eylemler yapmaktadırlar. Bunlar "özel menfaat" veya "kişisel çıkar" aracı olarak asla kullanılamaz. Kullanılırsa bunun adı "istismar", bunu yapan da "simsar" olur. Yani herkese ait olanı kendine yontan, onu kendi çıkarı için kullanan demek olur. Veya "baron" yani herkese ait olanı kendi tekeline alan, ondan kendinden başkasını yararlandırmayan demek olur. Bu nedenle din simsarı ile devlet simsarı, din baronu ile devlet baronu arasında tutum ve davranışları açısından fark yoktur. Her ikisi de "herekse ait olanı" istismar etmekte ve onlar üzerinde kişisel çıkar sağlamaktadır.
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.