Gönderi

2. Bölüm lV
Ya değerli gençlerimiz ne yapıyor? Nevskiy Bulvarı'nda araba ile gezerken, dans ederken uykuda değiller mi? Günleri boş bir coşkunluk içinde geçiyor. Ama gene de bu gençler kendileri gibi giyinmeyen, mevki sahibi olmayan kimselere yukardan bakarlar. Zavallılar kendilerini halktan üstün sanıyorlar: "Bizim çalıştığımız yerlerde ancak biz çalışırız; biz tiyatronun ön sırasına otururuz, Prens N...'in balolarına yalnız biz gideriz..." derler. Böyle derler ama bir araya geldiler mi sarhoş olurlar, vahşiler gibi kavga ederler. Bunlar mı gerçek, uyanık insanlar? Yalnız gençler mi böyle? Bir de yaşlılara bakalım. Buluşurlar, birbirlerini yemeğe davet ederler, ama aralarında ne konukseverlik vardır, ne nezaket vardır, ne de karşılıklı sevgi. Toplantılarına daireye gider gibi soğuk soğuk, neşesiz giderler. Bütün maksatları aşçılarının ustalığını, salonlarını göstermek, alay etmek,birbirlerinin ayağını kaydırmaktır. Geçen gün yemekte orada bulunmayanların aleyhinde söylenenleri dinlerken utancımdan yerin dibine geçtim: Falanca budalaymış,filanca aşağılıkmış, bilmem kim hırsızmış, bilmem kim gülünçmüş. Bu düpedüz insanları arkasından vurmak. Bütün bunlar söylenirken birbirlerine sanki bakışlarıyla,"Hele sen de dışarı bir çık,senin hakkında neler söyleyeceğiz, görürsün!.." diyorlar. Madem ki böyle, niçin buluşuyorlar? Bir temiz gülüş yok, candan bir sevgi yok. İsim için, şöhret için birbirlerine gidiyorlar. Böbürlene böbürlene,"Falanca bana geldi;filancayı gördüm..." diyorlar. Ne biçim hayat bu? İstemem,eksik olsun. Benim oradan alacağım hiçbir şey yok.
Sayfa 214 - İlya İlyiçKitabı okudu
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.