İ N T İ H A R !
7 harf 3 hece!
Hayatın ne getireceği belli olmuyor.
Bazen de ne götüreceği.
Bir bakıyorsun asla yapmam dediğin şey ile başbaşa kalmışsın.
"İnsanlar intihar eden birinin cenazesine nadiren çiçek gönderiyorlar." (s. 376)
Kimsenin ne yaşadığını bilemezsin.
Kimsenin ne ile sınandığını...
Kimin acısının ne boyutta olduğunu...
Geçenlerde bir kitap okuyordum, altını çizmişim birkaç satırın: " Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberi olmayan bütün geri zekalılar gibi."
Kinyas ve Kayra
Öyle değil mi sahiden? Uzaktan konuşmak kolay, "Günah, bu dünya yetmez gibi diğer dünyanı da yaktın." Peki ben bu haldeyken benim için ne yaptın?
Hayatın Kıyısında
İsmi gibi hayatın kıyısında yaşayan, birbirlerinden başka çok az şeye tutunabilen iki gencin hikayesi...
Bazen öyle anlar olur ki kendine gücün yetmez ama başkalarının yarasına derman olursun. Kendini hayatta tutamaz ama sevdiğin insanı tutmak için her şeyi yaparsın.
Bazı hayatların merkezi, sevdiğinin kalbidir.
Ernest Hemingway'in bir cümlesi ile başlıyor eser:
"Hayat herkesi yaralar ve sonrasında çoğu insan o yaralı yerlerinden güçlenir." Peki ya geriye kalan azınlık? Onlar da yaralı yerlerinden mi ölürler? Öyle ya da böyle yaralıyız hepimiz. Kimimiz yarasından güç alıyor, kimimiz kan kaybından öleceği günü bekliyor. Ama bir şekilde yaralıyız. Yaralarımız yardan, Yaradan'dan armağan.
Dünyada her kırk saniyede biri intihar ederek ölüyormuş. Ve kırk saniyede o insanın hayatta temas ettiği kim varsa derin acılar yaşamaya mahkûm kalıyor. Onunla gittiğin yerleri artık onsuz görmek durumunda kalıyorsun. Onun sevdiği yemekleri onsuz yemek... Ve eserde de olduğu gibi: Onunla başladığın projeleri onsuz bitirmek... Ölüm kokusunu bastırmaya hiçbir parfümün gücü yetmiyor. Gündüz duymazsan o kokuyu, gece burnunun direklerini sızlatıyor.
Yazarın da bir intihar geçmişi var. Kendi olmasa bile aile hayatında, arkadaşlarında. Bu konu onda da derin izler bırakıyor. Ve belki de böyle bir kitaba bir kapı açıyor.
Hepimizin bir intihar geçmişi var, kiminin çok yakınında, kiminin uzağında ve belki de kiminin kendisi.
"Bugün, ölmek için güzel bir gün mü?" (s. 11) Fazla bulutlu, sevemedim.
Eserin en hoşuma giden tarafı kahramanların birbirleriyle konuşurken sık sık kitaplardan, yazarlardan alıntı yapıyor olmaları. Bu kimi zaman
Uğultulu Tepeler
Normal hayatta da çok severim konuşurken ve yazarken araya yazarlardan alıntılar koymayı. Çünkü o durumları yaşamış ve öyle güzel anlatmışlar ki...
Tesadüfi bir seçim değil eserdeki de... İntihar ederek ölüyor Virginia Woolf. Bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse Nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayarak... Eseri okuyanların aklına Finch gelecektir. Spoiler olmaması adına susuyorum.
Bir yerlerde
Martin Eden geldi aklıma. Onun tutunamayışı... Ve gençlik türündeki bu eser beni duygulandırmayı başardı. Belki de konuya dolu olduğumuz içindir, kim bilir...
"Kahve içenlerin intihar etme olasılığı, içmeyenlere göre daha düşüktür." (s. 278)
Öyleyse bu incelemeyi okuyan herkes kalksın kendine bir kahve koysun. Benimki bol köpüklü olsun.
Buradan eseri bana hediye ederek okumama vesile olan https://1000kitap.com/ze5516 Hanım'a da teşekkür ediyorum. Sizden gelen bir kitabı okumak, belki aynı satırlarda durup düşünmek büyük bir zevkti.
Duyguyla, umutla okunması, hayata daha sıkı tutunulması temennisiyle...
Mikail Balcı Çok güzel bir inceleme olmuş ama ben artık sizi övecek kelime bulmakta zorlanıyorum :) iyi iş hocam, gerçekten iyi iş. Kahve ile ilgili kısım beni özellikle mutlu etti. Nasıl isterseniz öyle ikram ederiz kahvenizi. Saygılarımla ☕💐
Kaleminize sağlık hocam çok güzel bir inceleme olmuş 🌸
Beni de duygulandırmayı başaran kitaplardan biriydi. Finch'e sarılmak istemiştim sürekli.🥺
Buraya kitaptan sevdiğim bir alıntıyı bırakmak istiyorum... #176067684
Öyle sahiden. Çok güzel yazmışsınız öğretmenim o kadar emek verdiğiniz belli ki sizi çok takdir ediyorum gelecekte sizin gibi yaptığı işi hakkaniyetli yapan biri olmak dileğiyle. Harika bir inceleme emeğinize ve yüreğinize sağlık.👏👏👏🌷🌷