Gönderi

Bireyin maruz kaldığı baskı, bireyin kendi içinden gelmez ve bu yüz­den de bu baskıyı açıklayabilecek şey, bireyin kendi içinde olup biten değildir. Bizim kendi üzerimizde bir baskı oluşturmaya muktedir olduğumuz doğrudur; eğilimlerimiz, alışkan­lıklarımız ve hatta içgüdülerimizi sınırlayabi­lir ve bunların gelişimini bastırma etkinliğiyle durdurabiliriz. Fakat bu bireysel bastırma et­kinliği, toplumsal baskıyla aynı niteliğe sahip değildir. Bireysel bastırma etkinliği merkez­den çevreye doğru ilerleyen bir sürecin ürü­nüyken, toplumsal baskı sonucu oluşan et­kinlikler çevreden merkeze doğru ilerleyen bir sürecin ürünüdürler. Yani bireysel bastırma etkinliği önce birey bilincinde işlenip daha sonra dışarıya tezahür etme eğilimindeyken; toplumsal baskı önce bireyin dışından gelip daha sonra bireyi kendi isteğine göre şekillen­dirme eğilimindedir. Bireysel bastırma, ger­çekleştirilmesi kişinin kendisine kalmış, top­lumsal baskının psişik etkenlerinin ürettiği bir araçtır, fakat toplumsal baskının kendisi asla değildir.
Sayfa 210
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.