Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Koşmasaydım Yazamazdım, Murakami
KOŞUYORUM ÖYLEYSE VARIM! Koşma Eyleminin Altında Yatan Derin Bir Varoluş Felsefesinin Kitabı:
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım Yazamazdım
René Descartes
René Descartes
‘ın meşhur Cogito Ergo Sum’unun (Düşünüyorum, o halde varım)
Haruki Murakami
Haruki Murakami
‘nin kalemine sirayet etmiş halini okuyacaksınız. Rene Descartes, varoluşun anlamını ve temelini düşünme eylemine bağlarken; Murakami, varoluşsal anlamını koşu eylemiyle özdeşleştirmiştir. Kitabında da kullandığı kendi cümlesiyle; ‘’Orada koşmak eylemi neredeyse tamamen metafizik alana ulaşmıştı. Eylem vardı ve buna itaat eden benim varlığım vardı. KOŞUYORUM ÖYLEYSE VARIM!’’ “Koşu” metaforundan yola çıkarak bir hayat felsefesi/bir hayat okuması yaptığı ve hatta zaman zaman okuyucuyla samimi olarak dertleştiği kitabıdır. Murakami'nin şimdiye kadarki en kişisel metni. Özellikle Murakamiyle ilk defa tanışmak isteyen, hakkında bir fikir elde edinmek isteyenler için ideal bir tanışma kitabı. Özellikle de onun hayranıysanız mutlaka bu kitabını okumalısınız. Ayrıca Murakami’nin şahsiyeti ve edebi kimliği hakkında bilgi edinmek istiyorsanız
Mesleğim Yazarlık
Mesleğim Yazarlık
adlı kitabını okumanız onunla tanışmak adına size güzel bir yazarla tanışma kombini sağlayacaktır.
Mesleğim Yazarlık
Mesleğim Yazarlık
kitabı hakkında yazdığım inceleme yazıma buradan ulaşabilirsiniz:#181423433 1949 DOĞUMLU BİR ULTRA MARATONCU VE TRİATLONCU:
Haruki Murakami
Haruki Murakami
Ultra Maraton ve Triatlon bilenler, ne kadar meşakkatli bir spor dalı olduğunu bilir. Hele ki Triatlon hem yüzme hem bisiklet hem de koşu parkurlarını birbiri peşisıra yüksek kondüsyon ve tempoyla bitirip tamamlamanız gereken bir spor dalı. Öncesinde ise multi-disipliner ve ağır bir antreman süreci ister. Her bir sporcunun baş edemeyeceği bir şeydir bu. Sadece sportif bir beden yetmez çelik gibi sabrınızın ve inancınızın da olması gerekir. İyi de böylesi ağır bir sporu 1949 doğumlu bu yaşlı adam neden yapmaktadır? Herkesin emeklilik hayali kurduğu, kıyıya köşeye çekilip keyfine bakacağı bir yaşta bu adamın ultra maraton ve triatlon ile ne zoru vardır da sabahın köründe kalkıp ilerlemiş yaşına rağmen ağır antremanlar yapar? Plağı biraz geri saralım ve bu inatçı ihtiyarın hikâyesine kulak verelim. . . Murakami, koşmaya
Yaban Koyununun İzinde
Yaban Koyununun İzinde
kitabını yazdıktan sonra başlar. Bu kitap, Murakami’nin dönüm noktasıdır çünkü ilk yazdığı
Rüzgarın Şarkısını Dinle
Rüzgarın Şarkısını Dinle
ve
Pinball 1973
Pinball 1973
yazarlığa iyi bir başlangıç sayılsa da o dönemde beklenildiği kadar ses getirmemiştir. Bir çıkış yolu aramaktadır. Tam böylesi buhranlı bir dönemde
Yaban Koyununun İzinde
Yaban Koyununun İzinde
kaleme alır. Saatlerce masanın başında kalem sallar, farkında olmadan paketler dolusu sigara içer. Beden sağlığı bozulmaya başlayınca yoğun yazma temposuna sağlıklı bir şekilde devam edebilmek adına koşuya başlar; Henüz profesyonel bir yazar olmuşken daha ilk başlarda tökezlemek istemez, ancak beden sağlığını hor kullanmıştır. Ayakta kalıp devam edebilmesi için bunu bir şekilde halletmesi gerekmektedir. Daha önce bar işletmeciliği yaptığında bar içinde sürekli hareket halinde çalıştığından düşük kilolarda vücudunu dengede tutmayı başarmıştır ancak yeni başladığı yazarlık mesleği, onu masanın başına çivi gibi çakmıştır. Hareket edememekte ve yazma uğraşına da iyice odaklandığından farkında olmadan bol miktarda sigara tüketmektedir. Oldukça kilo almış ve fiziksel kuvveti de düşmüştür. Sigara içmekten parmakları sararmış üstü başı iğrenç kokmaktadır. Artık kendinden tiksinmeye başlamıştır. Her şeyden de önemlisi artık onun bir hedefi vardır; bir roman yazarı olacaktır. Ancak bedensel olarak sağlıklı olabilirse bu hedefine ulaşma şansı olacağını bilir; koşu sporu onun yazarlık yolunda ayakta kalmasını sağlayacak ve daha sonra bir yaşam felsefesine dönüşecektir. KOŞU EYLEMİNİN ARDINDA BİR YAŞAM FELSEFESİ / BİR HAYAT DERSİ: Kitapta, koşu eylemini hayat mücadelesiyle özdeşleştirmesi ve satır aralarına koyduğu vurucu felsefik cümlelerle ince mesajlar veriyor. İşte bu hayat mücadelesi hakkında verdiği satır arası ince mesajların altını, hazine bulmuş gibi bol bol çizdim. Tüm kitabın suyunu sıksan hangi çekirdek düşüncesi çıkarırdın diye sorsalar tam olarak şunu derdim: Harcaman gereken gücü harcamak, dayanabildiğin kadar dayanabilmek, her seferinde finish çizgisini bitirebilmek...Aslında bahsettiği şey, bence elinden gelenin en iyisini yapabilmek için gösterdiğin çabalar toplamını, maksimum seviyenin en son noktasına getirebilme derdinde olabilmek. Mücadelenin özü bu. Bu, açıkça bir hayat dersidir.
Haruki Murakami
Haruki Murakami
için önemli olan birinci olmak, dereceye girmek değil her seferinde finish çizgisini bitirebilmektir. Kaçıncı olduğunun önemi yoktur. Murakami, birilerini geçmek, birilerinden daha iyi olmak derdinde değildir. Onun koşu sporuyla özdeşleştirdiği biricik mottosu, elinden gelenin en iyisini yapıp yapmadığın ya da sahip olduğun tüm gücünle mücadele edip edemediğinle ilgilidir. O, bir Japondur ve tembelliği asla kabul edemez. Bunları yapabildiysen geri kalan sonucun çok da bir önemi yoktur. Şampiyonluk ise şampiyonsundur, birincilik madalyası ise onu zaten almışsındır demek ister. Yani, geriye çabaları olma gerçeği kalır. Değerli olan şeyler ancak ve ancak ‘’çileli eylemler’’ aracılığıyla mümkündür. Etki gücü düşük eylemlerden kaçınılmalıdır. İnsan, kendi potansiyelinin farkına varmalı ve kendi özüne/kendi gücüne saygı duymalıdır. Ondan sonra eylemi her ne ise başlamalıdır. Etki gücü düşük eylemlerden oluşan kısır döngülerden kendini çekip çıkarmalıdır insanoğlu. Geriye, sarfettiği maksimum çabalar toplamı kalmalıdır. İşte böyle bir insan ancak saygı duyulmayı hakedebilir. Benim
Haruki Murakami
Haruki Murakami
nin koşu felsefesinden anladığım tam olarak budur. JAPON OLMAK KOLAY DEĞİL: Eskiden bir bar işletmecisiyken hem de işini oturtmuş ve geliri gayet tatmin edici iken mevcut işini ve düzenini bir anda terkedip yaşamak istediği gerçek hayatı yaşamak için tüm düzenini sıfırdan değiştirmiştir hem eşi hem de kendisi. Dönüşüm süreci hele ki yaşı ilerlemiş insanlar için çok da kolay değildir. Ancak bir Japon olmak kolay değildir. Hep bir çalışma, hareket etme, mücadele etme iç güdüsüyle yaşamak, sürekli yeni bir şeyleri tetikler. Kendine olan saygını tekrar kazanmak istediğin zamanlar olur. Yaşın ilerlemiş olsa da sırf kendine ve hayata olan saygından dolayı bacaklarını uzatıp keyif çatmayı bırakıp iş başa düştü dersin ve gerekirse yine sıfırdan başlarsın. Haruki Murakami ve Eşi Yoko Murakami, sabahları uyanma saatlerinden akşam yattıkları saate ve hatta etrafındaki görüştükleri yeni insanlardan alışveriş yaptıkları markete kadar yepyeni şehirlere kadar tutun da her şeylerini değiştirirler. Günümüzde bir çok insanın özellikle büyük rezidanslarda çalışan beyaz yakalıların şunu yapacağım buna başlayacağım..vs der dururlar. Başlamak ve sürdürülebilirlik çerçevesinde düzenli devam edebilme kısmını elinde imkân olsa bile birçoğu yapamaz. 1949 doğumlu bu ihtiyar adamın ve ebedi destekçisi eşinin yazarlık mesleği uğruna katlandıkları bu büyük değişim bambaşka bir şeydir. İmrenerek okunması gereken sürekli hayatlarını bir yerlerden başlayarak değiştirmek isteyip de bir türlü başlayamayan/cesaret edemeyen varoluşun eylemsel donukluğunda çakılıp kalmış ataletli insanlarının yüzüne tokat yerine bu kitapla vurabilirsiniz. Bu kitabı yazdığı güne kadar 25 yıl boyunca her gün düzenli olarak koşu antremanı yapmış. Bir sene maraton ve sonrasında triatlona katılmış. Yüzme stili, bisiklet sürme teknikleri ve koşu da dahil fiziksel sınırlarını ilerleyen yaşına rağmen zorlamış. . . Eee bir Japon olabilmek kolay değil . . . Yaşlanmak, onun ilk kez hayatında deneyimlediği bir şeydir, tıpkı diğer yaşlı insanlar gibi. Ancak O, karşısına çıkan şeyleri olduğu gibi kabullenerek ve yaşantısını bunlarla birlikte sürdürmekten başka yol olmadığını da bilir. İşte, olgunluk kavramının tanımını Murakami hayat felsefesi ve yaşantısıyla böyle yapmaktadır. 1949 doğumlu bu ihtiyar adam, bu yaşında hala koşuyor. . . Japon olmak, kolay değil. SON SÖZ: Kitabı, felsefik bir hatırat gibi. Yalın, anlaşılır bir anlatımı var. Akılda kalan vurucu cümlelerle desteklenmiş.Kitap, adeta akıp gidiyor. Özellikle, koşu sporunu bir hayat mücadelesi, hayata bakış ya da hayatın kendisiyle özdeşleştirme şeklinde felsefik bakış açısına sahip koşucuların başucu kitabı olabilecek bir kitap. Okuduğum dönemde benim düzenli koşuya başlamama neden olan kitaptır. Bu kitabın benim için ayrıca farklı ve özel bir anlamı var; Daha önce adını hiç duymadığım
Haruki Murakami
Haruki Murakami
ile ilk kez bu kitap sayesinde tanışmış ve Murakami’ye ilgi duymaya başlamıştım. Zamanında bana bu kitabı İTÜ’den çok kıymetli bir hocam tavsiye etmişti. Sayesinde daha sonradan hayranı olacağım o mükemmel yazar
Haruki Murakami
Haruki Murakami
ile tanıştım. Bu kitabın ayrıca kişisel gelişim kitabı olarak okunmasının daha etkili olacağı kanaatindeyim. Hayatlarında yeni bir başlangıç için biraz ilham ve motivasyona ihtiyaç duyan herkesin okuması gereken bir kitap. Murakami, hazır kişisel gelişim kokan bir kitap yazmışken Murakami’nin suyunu sıkıp için. Şifa olsun. Son olarak, çeviriden de bahsetmek gerekir. Kitabın çevirmeni Prof.Dr. HÜSEYİN CAN ERKİN. Kendisi Japon Dili ve Edebiyatı alanında öğretim görevlisi ve çok saygın ve kıymetli bir hocadır. Çevirisine diyecek bir şey zaten yok Yabancı bir kitabı, sanki Türk yazar yazmış hissiyatını alarak okuttu adeta çevirisiyle. Doğan Yayınları Murakami kitaplarının tüm çevirmenleri oldukça başarılı. MURAKAMİ’NİN VASİYETİ: ''Eğer bir mezar taşım olacaksa, oraya yazılacak ifadeyi kendim seçebileceksem, şöyle yazılmasını istiyorum:
Haruki Murakami
Haruki Murakami
1949-20** Yazar (ve koşucu) En azından sonuna kadar yürümedi. KİTAPTAN ALTINI ÇİZDİKLERİM: ''Roman yazma konusunda bildiklerimin çoğunu yollarda, sabahın erken saatlerinde koşarak öğrendim.'' (19 Eylül 2005, Tokyo) ‘’Ne olduğunu anlamadan yaşanan bir on yıla kıyasla net hedefler belirlenerek dolu dolu yaşanan bir on on yıl doğal olarak çok daha istenir bir şeydir. Koşmak, gerçekten bu konuda yardımcı olur, diye düşünüyorum. Her bireyin kendi sınırları içerisinde, az da olsa kendi içindeki enerjiyi yakarak yol alması. İşte bu, koşuculuk denen şeyin özü olduğu gibi, bir yandan da yaşamanın (benim içinse yazmanın) metaforudur. Böylesi bir fikre, olasılıkla çoğu koşucu katılacaktır.’’ s.86 ‘’Eğer roman yazarı olduğumda kesin bir kararla uzun mesafe koşmaya başlamamış olsaydım, yazdığı eserler şu an olduğundan, en azından azımsanamayacak ölçüde, farklı şeyler haline gelirdi sanırım. Somut olarak ne şekilde farklılaşırdı acaba? İşin o kısmını bilemiyorum. Fakat mutlaka bir şeyler büyük farklılık gösterirdi.’’ ‘’Ne de olsa zaman, zaman dediğimiz şeyin doğduğu andan itibaren (acaba ne kadar süredir?) bir an bile durmaksızın ilerlemeyi sürdürüyor. Genç yaşta ölmekten kurtulan insanlar, bunun karşılığında kesin olarak yaşlanmak gibi minnet duyulacak bir hakka sahip oluyor. Bedenin antikalaşması onuruna sahip oluyorlar. Bu gerçeği kabullenip buna alışmak zorundayız.‘’ s.121 ‘’… nafile bir uğraştan öteye geçmese bile, en azından geriye çabalamış olma gerçeği kalır. Bir faydasının olup olmaması, şık bir duruşun ortaya çıkıp çıkmaması önemli değildir. Nihayetinde bizim için önemli olan şey, çoğu durumda gözle görülmeyen (fakat yürekle hissedilen) şeylerdir. Dahası, gerçekten değeri olan şeyler her yerdedir. Bunların etkin kılınması çileli eylemler aracılığıyla mümkün olur.’’ ‘’Harcanması gereken gücü harcadım. Dayanılması gerektiği kadar dayandım. Bu oldukça, kendimce ikna olabilirdim. Burada önemli olan şey, başarısızlık ya da sevinçten, ne kadar ufacık bir şey olursa olsun, mümkün olduğunca somut olarak ders çıkartabilmektir.’’ ''Benim bu şekilde 20 yıldan uzun bir süredir koşmayı sürdürebilmiş olmam, nihayetinde koşmanın karakterime uygun olmasından kaynaklanıyor olsa gerek... İnsanoğlu dediğimiz varlık, sevdiği şeyleri doğallıkla sürdürebilirken, sevmediği şeyleri süreklilik içinde yapamayacak bir doğaya sahiptir. Azim ya da onun gibi bir şeyin, minimum düzeyde de olsa bu durumla ilişkisi yoktur. Fakat insan, ne kadar azimli ya da ne kadar yenilgiden nefret eden biri olsa da, kendi düşüncelerine uygun düşmeyen bir şeyi uzun süre sürdüremez. Diyelim ki sürdürebildi. Bu vücudunun kötü etkilenmesine yol açar.'' ''Zaman ve enerjiyi ne şekilde dağıtabileceğimize dair bir sıralama gerekiyor. Belli bir yaşa kadar böylesi bir sistemi kendi içimizde oturtamadığımızda ömür denilen şey, odağından yoksun, amaçsız bir hale geliveriyor.'' ''Ne kadar deneyim sahibi olursam olayım, yaşım ne kadar geçerse geçsin nihayetinde her şey tekrardan ibaret.''
Haruki Murakami
Haruki Murakami
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım YazamazdımHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20182,816 okunma
··
1 artı 1'leme
·
572 görüntüleme
Rukiye K. okurunun profil resmi
👏🏻👏🏻 incelemeleriniz çok başarılı ✨ Yazar hakkında derinlemesine bilgileri bulmak ve fikirlerinizi okumak çok güzel, ancak okumak için vakit ayırmak gerekiyor 😅 o yüzden kaydedip müsait zamanda okuyorum. Tebrik ediyorum 👏🏻 Keyifli okumalar 🌸
Engin Mavi okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim
Rukiye K.
Rukiye K.
Kitabı okumaya başlamadan önce yazarın hayatına, etkilendiği akımlara, ilham aldığı entelektüel ortama/kişilere, yaşadığı dönemin özelliklerine yönelik araştırdıktan sonra eseri okumaya başlıyorum ve kitap okuma esnasında ve hatta inceleme yazım aşamasında yazma uğraşının verdiği itici güçle birlikte zihnimdeki tüm bilgiler iyice demleniyor oturuyor, yerinde ağırlaşıyor. Bu sayede kitaptan aldığım verimi, en üst seviyede tutmuş olduğumu düşünüyorum. Farkındayım, bazı okurlar incelemelerimi uzun bulduğu için okumayıp es geçmeyi tercih ediyorlar. Saygıyla karşılıyorum. Çünkü 24 saat böylesi koşuşturmacalı bir dünyada artık kimseye yetmiyor. Ancak bu şekilde incelemelerimi oluşturduğumda kitabın suyunu sıkmış faydasını almış oluyorum. Basit bir örnek vermek gerekirse;
Jack London
Jack London
'ın
Martin Eden
Martin Eden
romanı, sadece kaba saba saf bir denizci gencin aşk hikayesi olarak görerek okunduğunda hem yazardan hem eserinden fayda alamazsınız. Arkasında çalışan felsefi/psikolojik/sosyolojik/tarihsel çarkların nasıl işlediğini bilerek yapıldığında burada başka bir şey var dedirtiyor
Martin Eden
Martin Eden
. Ve tabii ki dilerseniz #208368213 incelememde bunun tüm detaylarını izah etmeye çalıştım. Aslında bu okuduğunuz
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım Yazamazdım
incelemesi diğerlerinin yanında oldukça kısa kalıyor. Bu arada incelemelerim kadar yorumunuza yanıtım da biraz uzun oldu sanırım ☺️ Teşekkür ederim vaktinizi ayırıp okuduğunuz için 🙏🏻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.