Gönderi

Zavallı küçüğüm! Seni bu kadar çok seven baban; senin beyaz ve güzel kokulu küçük boynuna öpücük konduran baban; sanki bir ipeğe dokunuyormuş gibi, saçlarının buklelerinde durmadan ellerini gezdiren; senin o yuvarlak güzelim yüzünü ellerinin içine alan; seni dizlerinin üstünde zıplatan ve akşam olduğunda da Tanrıya dua etmen için senin ellerini birleştiren baban! Peki, kim yapacak bütün bunları şimdi sana? Kim sevecek seni? Yaşıtın olan bütün çocukların babaları var, yalnızca seninki yok. Çocuğum, yılbaşlarından, bayram armağanlarından, güzel oyuncaklardan, şekerlerden veöpücüklerden nasıl vazgeçeceksin? Zavallı yetimim benim, nasıl vazgeçeceksin içmekten ve yemekten? Ah! Şu jüri üyeleri, en azından görselerdi benim küçük Marie mi? Belki de anlarlardı üç yaşındaki bir çocuğun babasının öldürülmesinin bir hata olacağını... Ve bir gün, büyüdüğünde, tabii ki büyüyebilirse, ne hallere düşecek? Babası Paris halkının bir anısı olacak. Benden ve adımdan ötürü utanç duyacak, aşağılanacak, horlanacak; hepsi de benim yüzümden, onu bütün kalbiyle seven birinin yüzünden olacak. Ah! Benim sevgili küçük Mariem! Doğru mu, söyle bana, benim yüzümden utanç ve korku duyacak mısın?
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.