Gönderi

192 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Her düzen kendi insanını yaratıyor
Hayal gücünün olmadığı bir ülke, "Son Şeyler Ülkesi". Kelimenin bittiği yer klişesinin gerçeğe döndüğü bir yer burası; önce nesneler yok oluyor, sonra hafızlarda kayboluyor. Neye benzedikleri, en son da isimlerini unutuyor insanlar. Paul Auster'in üçlemenin 1987 yılında çıkarttığı bu ikinci kitabında, abisini aramak için rahat evini terk ederek bu distopik /post apokaliptik, ne olduğu belli olmayan ülkeye gidiyoruz Anna ile birlikte. Kitabın başında hemen bir mektup olduğunu anlıyoruz bunun, Anna'nın bir arkadaşına yazdığı (belki de bize, kim bilir). Mektup yerine ulaşmış mı bilmiyoruz ama alan birisi var. İlk iki paragrafta o okuyor mektubu. Sonra Anna alıyor sazı eline ve bizi bu New York'tan Kaçış / Dark City tarzı kentin içine sokuyor yavaş yavaş. Diğer ülkelerde her şey normal ilerlerken büyük bir felaket meydana gelmiş ve burası distopik bir ülke haline gelmiş. Yönetim kademesi mevcut ama fazla göze batmıyor. Umudunu kesenler, ölmek için çeşitli yollara başvuranlar var. Bu vahşi kentte hala çarpışan ve yaşamaya çalışanlar var, dolandırıcılar var, çöpçüler var, ceset toplayıcılar var, daha aklıma gelmeyen bir çok değişik gruplar var. Her düzen kendi insanlarını yaratıyor sonuçta, ne kadar kötü olursa olsun. İlk 40-45 sayfalık kent anlatımından sonra Anna'nın hikayesine geri dönüyoruz. İniş çıkışlarla dolu bir hikaye bu, yaşamaya çalışırken tanıştığı insanlar; yaşadığı , hissettiği her şey.
Son Şeyler Ülkesinde
Son Şeyler ÜlkesindePaul Auster · Can Yayınları · 20201,010 okunma
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.