Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
Lev Nikolayeviç Tolstoy’un yarı otobiyaografik romanında çocukluk dönemini okuyoruz. Hayatında etkisi olan insanlar üzerinden bölümlere ayrılmış kitap. Öğretmeni, ailesinden insanlar, hizmetçileri… Onların anlam dünyası ve kendisi üzerinde bıraktıkları izleri anlatıyor. Böyle bir otobiyografi yazmak, kendisi ile uğraşmış, düşünmüş ve değişimler yaşamış insanın yapabileceği cesaretle de ilgilidir. Zira olumsuz noktaların aktarımında öfkeyi kontrol ederek yarı objektif bir yaklaşımla sunmak mühimdir. Rus yazarlardan Dostoyevski’nin yoksulluğunu biliriz ancak Tolstoy onun aksine varlıklı bir ailenin çocuğudur. Duygu yüklü bir çocuktur üstelik. Utangaçlığı yoğun olan bir çocuk aynı zamanda. Kitabın güzel üslubu okumayı keyiflendiriyor. Betimlemeler akıp gidiyor ve sıkmıyor. Bunun yanında en can alıcı anlatımlar duygularla ilgili olan kısımlar. Bir felsefe kitabı kadar alıntı sağlayacak kısımlar var. Üstelik bunların apaçık hatırlanmış olması da bir başka hayret ettiren nokta. Misal çocukluğu için şöyle söylemekte “Çocuklukta sahip olduğum bu tazelik, bu kaygısızlık, bu sevilme isteği ve inanma gücü başka bir zaman geri gelir mi? İki güzel erdemin, tertemiz neşenin ve sınırsız sevilme isteğinin yaşamdaki tek arzu, tek itici güç olduğu bu dönemden daha iyi bir dönem olabilir mi?” Ve düşündüm, ben çocukluğumu böyle anımsıyor muyum? Anımsadıklarımı yazabilir miyim? Gerçekten iyi bir psikoloji ürünü bu okuduklarım, bunu anlıyorum. İnsan ne ile yaşıyor, kitabındaki kadar olmasa da bilgelik hissini alıyoruz Tolstoy’un çocukluğundan da. 
Çocukluk
ÇocuklukLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20107,2bin okunma
·
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.